Geçen hafta bu sütunlarda ‘Zorunlu eğitimde 5+3 sistemine geçilmeli’ başlığı ile kaleme aldığım yazı da; 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin, memleketi ne gibi problemlerle karşı karşıya getirdiğini gündeme getirmiştim.
Bu yazı, özellikle eğitim camiasında çok büyük ilgi gördü. Olumlu tepkiler aldı. Öncelikle bu konuya ilgi gösteren başta meslektaşlarım öğretmenler olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.
Bu yazımda da somut bir örnekten hareketle, aynı konuya devam edeceğim.
2024 yılının Nisan ayındaydı. Taşımacılığını yaptığım Dikbıyık İmam-Hatip Lisesinin Müdür Yardımcısı ile görüşüyordum. O sırada içeriye bir vatandaş girdi. Konuşma isteği için müsaade isteyerek ‘Hocam, dünkü konu ile ilgili görüşebilir miyiz?’ dedi. Müdür Yardımcısı da ‘Bekle görüşelim’ cevabını verdi.
Vatandaş dışarı çıkınca merak ettiğimi anlayan Müdür Yardımcısı, konuyu kısaca benimle paylaştı.
Olay şu imiş: Görüşme isteğinde bulunan o vatandaşın velisi olduğu oğlu, bir bayrak merasiminde tüm okul öğrencilerinin huzurunda (Burada yazmamızın imkansız olduğu bir şekilde galiz sayılabilecek) küfürler etmiş… Müdür Yardımcısı da onu disipline sevketmiş. Olayın karar aşamasında veli (Bu konunun affı için ricada bulunmak amacı ile) görüşme isteğinde bulunmak için okula gelmiş.
Düşündüm, üzüldüm. Kültürümüzün belkemiği olan Hz. Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum’ Fatih Sultan Mehmet’in ‘Hocamın atının bana sıçrattığı çamur, benim süsüm olur’ anlayışından ne kadar da uzaklaşmışız.
Çevremizdeki eğitimcilerden, bu ve buna benzer eğitim ortamı içinde olmaması gereken olayları dinledikçe elbette ki üzülüyoruz. Özellikle öğretmenlerimiz, ortaöğretim sınıflarında ‘Konumuzu sunmak için yeterli huzurlu ve sakin ortamı bulamıyoruz’ serzenişlerinde bulunuyorlar.
Düşününüz! Bir konu anlatacaksınız; Bir kısım öğrencilerin ortam bozan menfi birtakım hareketleri, asabınızı bozacak seviyede ısrarla devam ediyor. İnsan olarak bundan etkilenmemeniz mümkün mü?
Peki yönünü eğitimden yana çeviren, gelecekteki istikbalini tahsilde gören diğer öğrencilerin burada ne suçu var? Aslında bir anlamda onlar cezalandırılmış oluyorlar!...
Ben diyorum ki; Okullarda ki bu disiplinsizlik olaylarının tümü, devletin herkesi lise mezunu yapmak için harcadığı yanlış çabadan ileri geliyor. Okullarda yayılan uyuşturucu kullanma problemi de, akran zorbalığı da, sanayideki ustaların çırak bulamama sorunu da bu yanlış ve pahalı uygulamadan kaynaklanıyor.
Gelin sosyolojik, psikolojik ve kalıtsal (Biyolojik) gerçeklere dönelim. Okumak isteyenlerin önünü açalım. Beceri yönünden istidatları olanların, meslek edinmelerini sağlayacak sistemler geliştirelim.
Bu da sınıflarda ki huzurla mümkündür.
Sınıfları huzursuz olan bir sistem, kaybolmuş bir zaman, kaybolmuş bir nesildir.
Bence bu huzura, her şeyden çok çok ihtiyacımız var.
Herkese hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler diliyorum.
aslında bir yerden sonrada olmalı diyorum ve devamı da gelmeli bence.