Samsun Üniversitesi'nde Türk mimarisi ve misafirperverliği konuşuldu

TAKİP ET

Samsun Üniversitesinde İstanbul ve Sao Paulo kentlerinin misafirperverlik kültürleri, mimari anlayış ve şehir planlaması boyutlarında irdelendi. Yüksek Mimar Abdülhamid Madarati farklı şehirlerin, farklı mimari kavrayışların ürettiği mekânların aynı zamanda insanlara ait bireysel ve toplumsal çok farklı duygulanımlar yarattığını söyledi.

Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi bünyesinde her salı günü düzenlenen ve misafir konuşmacıların mekânlara dair kişisel deneyimlerini katılımcılarla paylaştığı “Mekân Deneyimleri” ders etkinliği, bu hafta konuşmacı olarak Yüksek Mimar Abdülhamid Madarati’yi ağırladı. Moderatörlüğünü, Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Emin Selçuk Taşar’ın üstlendiği ve çevrimiçi gerçekleştirilen derste Abdülhamid Madarati, “Şehirler ve Misafirlikler: İstanbul ve Sao Paulo” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Yüksek Mimar Madarati, ziyaret ettiği İstanbul ve Sao Paulo kentlerine dair etik, estetik ve sosyolojik izlenimlerini izleyicilerle paylaştığı etkinliğe, başta Samsun Üniversitesi akademisyenleri olmak üzere çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.

Sao Paulo’da Korku ve Güvensizlik Duygusu

Konuşmasında Brezilya’da gündelik hayat sosyolojisine ilişkin çeşitli tespitlerde bulunan Abdülhamid Madarati, Brezilya’daki yüksek suç oranları ve şehrin mimari tasarımı arasındaki korelasyon ilişkisini değerlendirdi. Sao Paulo’daki sosyoekonomik ve sosyokültürel yapılanmanın yüksek suç işleme potansiyeli ürettiğine ve sokakta yaşayan evsiz insanların sayısının da oldukça yüksek rakamlara ulaştığına dikkat çeken Madarati, bu büyük sorunların bir boyutunun da şehrin mimari tasarımıyla ilgili olduğunu düşündüğünü söyledi.  Madarati Sao Paulo şehrindeki mimari yapıların çok büyük olmasının insana kendisini küçük hissettirirken, şehrin ara sokaklarında yer alan bina, ev ve işyerlerini kuşatan yüksek duvar ve çelik kapıların ise insanları güvensizlik ve korku hissiyle doldurduğuna işaret etti. Güvensizlik ve korku duygularıyla yaşayan insanların bulunduğu mekânlarda yabancı insanlara her daim şüpheli gözlerle bakacağını belirten Madarati, Sao Paulo’daki bu Kafkaesk mimari tasarım anlayışında yapılacak değişimlerle sorunların çözümüne yeni bakışlar kazandırılabileceğini anlattı.

İstanbul İnsan Ölçeğinde Bir Şehir

Şehirlerin insan merkezli bir mimari tasarım ile farklı bakışla ve duygulanımlar üretebileceği mesajını veren Mimar Madarati, misafirperver mimari anlayış için gerekli olan ana faktörleri ise “insan ölçeği” kavramıyla 5 ana başlık altında (boyut, alan açıklığı, aydınlatma, renk, doku malzeme ve temizlik) kategorize ederek tanımladı. İnsanların mekân algılarında içinde yaşadıkları bina, ev, apartman vb. gibi mimari yapıların boyutlarının büyük önem taşıdığını belirten Madarati bu iddialarını ise İstanbul’da belirli semtlerde tercih edilen mimari yapılardan örnekler vererek destekledi. İstanbul’un dünyanın en büyük metropollerinden birisi olduğunu ifade eden Madarati, şehrin mimari görünümünün homojen bir yapılanmadan ziyade heterojen bir yapıya tekabül ettiğini söyledi. İstanbul’un bu özelliğinden dolayı bazı semtlerde insan ölçeğine uyan; boyutsal olarak küçük, alan olarak açık ve aydınlatma sıkıntısı olmayan, renk olarak uyumlu ve dingin semtlerle birlikte, bu özelliklerin tam tersi şekilde tasarlanmış ilçe ve semtler de olduğundan bahsetti.

Program, Madarati’nin sunumunun ardından, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla sona erdi.

Şila KURUMAHMUTOĞLU