Baba Vanga adıyla tanınan Vangeliya Pandeva Dimitrova, 1911 yılında bugün Kuzey Makedonya sınırlarında yer alan Strumica’da dünyaya gelmiştir. Yoksulluk ve savaşın gölgesinde geçen çocukluk dönemi, onun karakterini belirleyen ilk yıllar olmuştur. Vanga’nın genç yaşlarda geçirdiği bir fırtına sırasında gözlerine kum dolduğu ve bu olayın ardından görme yetisini kaybettiği anlatılmaktadır. Körlüğünün ardından içine kapanan Vanga, bulunduğu coğrafyada yüzyıllardır varlığını sürdüren halk inanışlarıyla çevrili bir yaşamın içinde büyümüştür.

Bulgarca’da “Baba” kelimesi “nine, yaşlı bilge kadın” anlamına gelmektedir. Halk, Vanga’ya saygı göstergesi olarak bu unvanı benimsemiş ve zamanla adıyla bütünleştirmiştir. Evlendikten sonra Bulgaristan’a yerleşen Vanga, yaşamının büyük bölümünü burada sürdürmüştür. Küçük evinde insanları kabul ettiği ve zamanla ziyaretçi akınının arttığı bilinmektedir. Bazı devlet görevlilerinin de onunla görüştüğüne dair iddialar, Vanga’nın popülerliğini daha da büyütmüştür.

Baba Vanga’nın kehanetleri olarak bilinen metinlerin büyük kısmı, onun hayattayken düzenli bir şekilde kayda alınmamıştır. Vanga hiçbir zaman yazılı bir defter tutmamış, sözlerini derleyen resmî bir kurum bulunmamıştır. Ziyaretine gelen kişilerin aktardıkları, yıllar içinde kulaktan kulağa yayılan söylentilere dönüşmüştür. Bu nedenle hangi kehanetin gerçekten ona ait olduğu, hangisinin sonradan üretildiği net bir şekilde belirlenememektedir.

Sözlü kültürün güçlü olduğu Balkan coğrafyasında anlatıların zaman içinde değişime uğraması olağan bir durumdur. Vanga hakkında dolaşan bilgiler de bu sürecin bir parçası hâline gelmiştir. İnternet ve televizyon çağının başlamasıyla birlikte Vanga’nın adı daha geniş kitlelere ulaşmış, onunla ilgili yeni hikâyeler üretilmiş ve bazı sözler ona atfedilmiştir. Vanga’nın gerçek ifadeleri ile sonradan oluşturulan iddialar bu nedenle birbirine karışmıştır.

Baba Vanga, yaşadığı dönemde Balkan halk inanışlarının merkezde olduğu bir ortamda tanınmaya başlamıştır. Yüzyıllardır bölgede varlığını sürdüren “kör bilge kadın”, “şifacı” ve “manevi rehber” figürleri, toplumda önemli bir yere sahiptir. Vanga’nın körlüğü ve duyularının güçlendiğine inanılması, halk arasında ona yönelik ilginin artmasına neden olmuştur. İnsanlar çeşitli sorunları için onun kapısını çalmış ve bu ziyaretler zamanla bir efsanenin temelini oluşturmuştur. 1970’lerden itibaren Bulgaristan ve Sovyetler Birliği medyasının ilgisi, Vanga’nın adını ülke sınırlarının dışına taşımıştır. Televizyon programlarında, gazete haberlerinde ve popüler yayınlarda Vanga’dan “geleceği gören kadın” olarak bahsedilmiştir. Bu ilgi onun uluslararası bir figüre dönüşmesine zemin hazırlamıştır. Ölümünden sonra hazırlanan belgeseller, kitaplar ve internet içerikleri de bu popülerliği sürekli beslemiştir.

Baba Vanga’ya atfedilen kehanetlerin gerçekleştiğine dair birçok iddia bulunmaktadır; ancak bu iddiaların çoğu somut bir kaynağa dayanmamaktadır. Çoğu zaman, önemli bir olay yaşandıktan sonra sosyal medya veya haber mecralarında “Vanga bunu yıllar önce söylemiştir” şeklinde içerikler ortaya çıkmaktadır. Oysa bu iddiaların büyük bölümü Vanga’nın ölümünden sonra yazılmıştır. Bazı kehanetler çok belirsiz ve geniş anlamlı olduğu için pek çok olaya uyarlanabilmektedir. Doğal afetler, siyasi değişimler, ekonomik krizler veya savaşlar gibi genel kavramlar, yorumlandığında her döneme uyabilecek niteliktedir. Bu nedenle “doğru çıktı” olarak sunulan kehanetlerin çoğu aslında modern dönemin yorumlamalarıyla şekillenmiştir. Bilim insanları, bu tür iddiaların doğrulanabilir olmadığını ve tarihsel kaynağa dayanmadığını belirtmektedir.

Her yılın başında ortaya çıkan “Vanga’nın 2025 kehanetleri”, “Vanga’nın 2026 kehanetleri” gibi listeler, onun gerçek sözlerine dayanmamaktadır. Vanga hayattayken hiçbir zaman yıllara göre ayrılmış bir kehanet takvimi hazırlamamıştır. Bu listeler internet kullanıcıları tarafından oluşturulmuş ve sosyal medya aracılığıyla yayılmıştır. Sky History gibi bazı kanallara atfedilen paylaşımlar da kaynak göstermediği için doğrulanamamaktadır. Bu nedenle bu tür listeler bilimsel olarak geçerli kabul edilmemektedir.

Baba Vanga’nın kehanetleri bilimsel çevreler tarafından metaforik, muğlak ve yorumlamaya açık ifadeler olarak görülmektedir. Kehanetlerin çoğu kayıt altına alınmadığı için orijinal hâllerine ilişkin güvenilir bir belge bulunmamaktadır. Psikoloji uzmanları ise insanların belirsizlik dönemlerinde umut ya da yön aradığı için bu tür figürlere yöneldiğini belirtmektedir. Bu yöneliş, kehanetlerin gerçekliği olmasa bile popülerliğinin sürmesine neden olmaktadır. Bilimsel yöntem, geleceğe dair kesin öngörüler üretmeyi mümkün kılmadığı için Vanga’nın iddiaları da doğrulanabilir nitelikte değildir. Buna rağmen halk kültürü ve popüler medya, onun adını her yıl yeniden gündeme taşımayı sürdürmektedir.