11 Temmuz 2025 tarihi, bölgesel barış umutlarının yeniden filizlendiği kritik bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. Süleymaniye’nin Raperin Bölgesi’nde, Casene Mağarası’nda düzenlenen ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran törene PKK’nin yaklaşık 30 üyesi katıldı. Törende, örgüt mensupları tarafından “iyi niyet göstergesi” olarak 26 adet Kalaşnikof, bir M4 piyade tüfeği, bir Bixi ağır makineli, bir Kanas keskin nişancı tüfeği ve bir RPG silahı, tören alanındaki büyük bir kazanda yakıldı. 

BARIŞIN KALICI OLMASINA YÖNELİK CİDDİ BİR ADIM

Törene Türkiye, Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden üst düzey siyasi temsilciler ile hükümet yetkilileri de katılım gösterdi. Bu katılım, sadece törensel bir duruş sergilemekle kalmadı; aynı zamanda farklı aktörlerin çözüm sürecine dair ciddiyetini ve olası diplomatik dönüşümlere olan hazırlığını yansıttı. Özellikle bölgedeki siyasi aktörlerin, geçmişteki çatışmalı süreçlere rağmen aynı masa etrafında bir araya gelmeleri, güven inşası açısından önemli bir mesaj niteliği taşıdı. Barışın kalıcı olabilmesi için sembolik adımların ötesine geçilmesi gerektiği ise herkesin ortak kanaatiydi.

Törenin ardından Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklama, Avrupa’dan gelen en dikkat çekici değerlendirmelerden biri oldu. Açıklamada, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK’nın bu girişiminin memnuniyetle karşılandığı vurgulandı. Fransa, 11 Temmuz’da düzenlenen silahsızlanma töreninin, örgütün 12 Mayıs 2025 tarihinde yaptığı “kendini feshetme ve silahlı mücadeleye son verme” açıklamasının ardından anlamlı bir adım olduğunu belirtti. Ayrıca bu gelişmenin, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı ile uyumlu olduğuna dikkat çekildi.

Paris yönetimi, açıklamasında dikkat çeken bir ifade kullandı: 

“Fesih süreci sadece beyanla değil, fiili ve doğrulanabilir şekilde sürmeli.” 

Bu ifade, Fransa’nın PKK'nın yalnızca sembolik bir törenle değil, sahada gözlemlenebilir bir değişimle süreci tamamlamasını beklediğini açıkça ortaya koydu. Ayrıca, silahlı mücadeleden vazgeçilmesinin ardından bölgedeki aktörlerin, demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir siyasi sürece öncülük etmeleri gerektiği vurgulandı. Bu yaklaşım, Avrupa'nın  süreci dikkatle izlediğini gösterdi.

siyasi analistler ne diyor?

Siyasi analistler, Fransa’nın bu açıklamasını sıradan bir diplomatik mesajdan çok daha fazlası olarak değerlendiriyor. Avrupa’nın özellikle PKK gibi örgütlerin dönüşüm süreçlerine dair beklentileri netleştirmesi, bu tür geçiş süreçlerinin uluslararası meşruiyet kazanmasında önemli rol oynuyor. Fransa'nın bu tavrı, Avrupa Birliği genelinde benzer açıklamaların gelebileceğinin de sinyali olabilir. Ayrıca, bölgedeki diğer silahlı unsurlar açısından da bir emsal teşkil edebilecek bu gelişme, şiddet sarmalından çıkış için yeni bir çerçeve yaratabilir.

Bölge uzmanlarına göre bu tür törenlerin ve açıklamaların etkili olabilmesi,  izlenecek uzun vadeli stratejilerde yatıyor. Özellikle sahada denetim mekanizmalarının kurulması, silahsızlanan bireylerin topluma yeniden entegrasyonu ve hukuki düzenlemelerle sürecin desteklenmesi gibi konuların altı çiziliyor. Türkiye, Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bu süreçte iş birliğine açık olması ise son derece olumlu bir ivme yaratmış durumda.


 

Kaynak: Haber Merkezi