Uzman Görüşü: "Silahların Susması, Sorunun Tamamen Bittiği Anlamına Gelmez"
Siyaset bilimci Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırması son derece önemli bir gelişme olsa da bu durum Kürt sorununu kökten çözmüyor. Yeğen şu ifadeyi kullanıyor:
“Evet, 50 yıllık bir silahlı mücadele sona eriyor. Ancak Kürt meselesi sadece bu döneme özgü değil; daha öncesi var, sonrası da olabilir. Şimdi mücadele alanı silahlı çatışmalardan siyasi zeminlere kayıyor.”
Geçmişten Günümüze: Türkiye’de Kürt Ayaklanmaları
Tarihsel açıdan bakıldığında, 1880-1930 yılları arasında da benzer silahlı ayaklanmalar yaşandı. 1980’lerle birlikte sahneye çıkan PKK, bugün bu defteri kapatıyor gibi görünse de, bu kez "geri dönülmez bir sona mı gelindi?" sorusu halen geçerliliğini koruyor.
Yeğen, “Bu sorunun cevabını ilerleyen süreçte yürütülecek siyasi müzakereler belirleyecek,” diyerek dikkatleri önümüzdeki döneme çekiyor.
Sürecin Devamı Nasıl Şekillenecek?
PKK'nın silah bırakma kararı sonrası devlet, kalan grupların da üç-dört ay içinde silahlarını bırakmasını bekliyor. Aynı zamanda DEM Parti, çözüm komisyonunun kurulmasını ve özellikle silah bırakanların hukuki güvenceye kavuşturulmasını istiyor.
Hükümet ise “terörden arındırılmış bir Türkiye” vizyonunu ön plana çıkarırken, çözüm komisyonunun hasta tutuklular ve infaz düzenlemelerini de kapsayacak şekilde şekillenmesi bekleniyor.
Geçtiğimiz hafta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile MİT Başkanı İbrahim Kalın arasında gerçekleşen görüşmede, süreçte izlenecek yol haritası detaylı şekilde ele alındı.
Olası Riskler ve İç Dinamikler
Sürecin hassas ilerlediğini belirten uzmanlara göre, örgüt içinde halen silah bırakmaya yanaşmayan gruplar bulunuyor. Abdullah Öcalan’ın yayımlanan son video mesajı da bu kesimleri ikna etmeye yönelik bir hamle olarak yorumlanıyor.
Sürecin kırılganlığını artıran bir diğer etken ise Suriye’deki PYD/YPG ve İran’daki PJAK’ın tutumu. Türkiye, bu yapıların Şam yönetimiyle entegre edilmesini öncelikli hedef olarak görüyor.
Halk Neden Bu Sürece Heyecan Göstermiyor?
Toplum genelinde sürece yönelik bariz bir “heyecan eksikliği” göze çarpıyor. Bu durumun nedenleri arasında ekonomik sıkıntılar, geçmiş çözüm sürecinin başarısızlığı ve hükümetin topluma yeterli güven vermemesi yer alıyor.
Prof. Yeğen, “Toplumda ciddi bir tepkisizlik var. İnsanlar çatışmasız bir ortamdan memnun ama bu sürecin kalıcı olacağına dair büyük bir inanç da taşımıyor,” diyerek durumu özetliyor.
DEM Parti ise halkla temas kurmaya çalışırken, hükümet kanadında önceki süreçte olduğu gibi “Akil İnsanlar Heyeti” gibi bir yapının bu kez oluşturulmaması dikkat çekiyor.
Sürecin Geleceği Ne Olur?
Sürecin başarısı, siyasi iktidarın demokratik adımlar atma isteğiyle doğrudan ilişkili. Ancak aynı anda CHP’ye yönelik baskılar ve otoriter eğilimler sürerken, çözüm sürecinde gerçek anlamda bir ilerleme sağlanabilir mi, bu ciddi bir soru işareti.
Prof. Yeğen’e göre iktidar, bir yandan çözüm sürecini yürütmek isterken diğer yandan siyasi baskı mekanizmalarını kullanıyor ve bu ikili yapının sürdürülebilirliği oldukça düşük.
Barışa Açılan Kapı mı, Yeni Bir Belirsizlik mi?
PKK’nın silah bırakması, Türkiye için büyük bir fırsat sunuyor. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için hukuki, toplumsal ve siyasi zeminin birlikte güçlendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kısa vadeli kazanımların ötesine geçilemeyebilir.





