Samsun’un simgelerinden biri haline gelen saat kulesi, kentin tarihsel dokusunu ve kültürel mirasını yansıtan önemli yapılardan biri. İlk olarak 1887 yılında inşa edilen saat kulesi, Osmanlı döneminin zarif taş işçiliğini ve meydan estetiğini yansıttı. Ancak 1943 Ladik Depremi’nde yıkılan bu tarihi eser, uzun yıllar şehirde yer almadı. 2001 yılında ise yeniden inşa edilerek Samsun’un kalbindeki yerini aldı. Saat kulesinin yapımına, 1887 yılında dönemin Samsun valisi Hacı Mehmet Refik Bey öncülük etti. Amaç, hem halkın zamanı kolayca takip edebilmesini sağlamak hem de şehrin en merkezi alanına estetik bir değer katmaktı. Kulenin inşasında taşlar, dönemin ünlü taş ustaları tarafından özenle işlendi. Malzemelerin bir bölümü Ünye ve çevresindeki taş ocaklarından getirildi. Dört cepheli olarak inşa edilen kulenin her yüzüne birer saat yerleştirildi. Saat mekanizması ise Avrupa’dan, muhtemelen Almanya veya İsviçre’den ithal edildi ve dönemin en kaliteli sistemlerinden biri olarak biliniyordu.

1943 depremiyle gelen yıkım

26 Kasım 1943’te meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Ladik Depremi, Samsun’da büyük yıkıma yol açtı. Saat kulesi de depremden ağır hasar aldı. Güvenlik gerekçesiyle bir süre kapalı tutulan kule, 1940’ların sonunda tamamen yıkıldı. Bu yıkım, Samsun’un simgesel yapılarından birinin yarım asır boyunca kaybolmasına neden oldu.

Yarım asır sonra yeniden doğuş

Yaklaşık 50 yıl sonra, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından saat kulesinin yeniden yapılmasına karar verildi. 2001 yılında tamamlanan yeni kule, orijinal yapıya sadık kalınarak tasarlandı. Kesme taşla inşa edilen yapı, 16 metre yüksekliğinde ve dört cepheli olarak planlandı. Her cephesine modern mekanizmaya sahip saatler yerleştirildi.

Halkın belleğinde özel bir yeri var

Saat kulesi, sadece zamanı gösteren bir yapı değil; aynı zamanda Samsun halkının hatıralarını taşıyan bir buluşma noktası. Eski nesil, yıkılmadan önceki kule etrafında düzenlenen milli bayram kutlamalarını, törenleri ve pazar buluşmalarını hatırlıyor. Yeni nesil ise kuleyi, özellikle sosyal medya fotoğraflarında ve şehir gezilerinde önemli bir durak olarak görüyor.

Bugünkü turistik ve kültürel önemi

Cumhuriyet Meydanı’nda yer alan saat kulesi, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı gibi özel günlerde meydanda düzenlenen törenler, kulenin etrafında yoğunlaşıyor. Gece aydınlatmasıyla farklı bir güzelliğe bürünen kule, Samsun’un modern yüzü ile tarihsel hafızasını bir arada sunuyor. Yerel tarihçiler, saat kulesinin şehrin kültürel kimliğinde önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor. Bu tür yapıların korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Samsun’un tarihine sahip çıkmanın en somut göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Samsun Saat Kulesi, bugün Saathane Meydanı’nda yer alıyor. Şehrin en merkezi ve tarihi bölgelerinden biri olan bu meydan, sadece kulenin değil, çevresindeki tarihi ve kültürel yapıların da buluşma noktası.


Saat kulesi ile aynı tarihi bölgede yer alan diğer yapılardan biri, 16. yüzyılda inşa edilen Taşhan’dır. 16. yüzyılın başlarında inşa edilen bu Osmanlı kervansarayı, kesme taş işçiliğiyle dikkat çekiyor. Geçmişte tüccarların ve yolcuların konakladığı Taşhan, günümüzde restore edilerek turizme kazandırılmış durumda. İçinde kafeler, el sanatları atölyeleri ve hediyelik eşya dükkânları yer alıyor. Meydanın bir başka önemli yapısı “Medrese Camii” halk arasında “Pazar Camii” olarak da biliniyor. 14. yüzyılda inşa edilen bu cami, Samsun’un en eski ibadet mekânlarından biri. Mimarisinde Selçuklu etkileri görülüyor ve hâlâ aktif olarak kullanılıyor. Saat kulesinin çevresinde eski bedesten ve geleneksel çarşılar da bulunuyor. Kuyumcular, gümüş ustaları, baharatçılar, kahveciler ve fırınlar bölgenin ticari hayatını canlı tutuyor. Burada “Bafra pidesi” ya da “Çarşamba kıvratması” gibi Samsun’a özgü lezzetleri tatmak mümkün. Son yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları, Saathane Meydanı’nı Osmanlı çarşı dokusuna kavuşturdu. Meydanın taş döşemeleri ve tarihi Arnavut kaldırımları, hem fotoğraf meraklılarını hem de yerli-yabancı turistleri kendine çekiyor.
 

Kaynak: Berna ALTINOVA