Avrupa Birliği içişleri ve adalet bakanları, göç politikalarında kapsamlı değişikliklere giderek daha sert uygulamaların önünü açtı. Yeni kurallar, sığınma başvurularının üçüncü ülkelerde kurulacak merkezlerde değerlendirilmesini, sınır dışı süreçlerinin hızlandırılmasını ve üye ülkelere yeni yükümlülükler verilmesini içeriyor. Bu düzenlemeler, özellikle Türkiye gibi “güvenli üçüncü ülke” kabul edilen ülkeler açısından önemli sonuçlar doğuracak.
AB sığınma süreçlerini sınır dışına taşıyor
AB dönem başkanı Danimarka’nın öncülük ettiği kararlar, sığınma işlemlerinin AB dışındaki ülkelerde kurulacak "geri dönüş merkezlerine" taşınmasını mümkün kılıyor. Bu merkezlere, sığınma başvurusu reddedilen veya AB'de kural dışı şekilde bulunan kişiler gönderilebilecek ve sınır dışı edilene kadar burada tutulabilecek.
Sıkılaştırılan kurallar tartışma yarattı
Uluslararası Af Örgütü, yeni yaklaşımı “acımasız ve uygulanamaz” olarak değerlendirdi. Örgüte göre, insanların bağlantılarının olmadığı ülkelere zorla gönderilmesi uluslararası hukuka aykırı olabileceği gibi uzun süreli gözaltı riskini artırıyor. Avrupa Parlamentosu’nun nihai onayı olmadan kararların yürürlüğe girmesi mümkün değil.
Üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri
AB, sığınma başvurularının birlik dışında işlenmesine de yeşil ışık yaktı. Bu düzenleme, üyelerin anlaşma yapacağı üçüncü ülkelerde başvuru merkezleri kurulmasına olanak tanıyor. Geçmişte benzer girişimler yasal engellere takılmıştı; örneğin İtalya’nın Arnavutluk modeli hukuki sorunlar nedeniyle tartışma yaratmıştı.
Sınır dışı süreçleri hızlandırılacak
Yeni kararlara göre:
-
AB’de kalma hakkı olmayanların gözaltı süresi uzatılabilecek,
-
Giriş yasağı uygulanabilecek,
-
Evleri aranıp eşyalarına el konulabilecek.
Ayrıca üçüncü ülkelerden AB’ye yapılan sığınma başvuruları hızlıca reddedilebilecek.
Göç dayanışma havuzu: 20 bin euro formülü
Yeni sistemde AB ülkeleri arasında dayanışma mekanizması kuruluyor.
Göç baskısı altında olmayan ülkeler, yoğun baskı altındaki Kıbrıs, Yunanistan, İspanya ve İtalya’ya destek sağlayacak.
-
Mültecilerin yeniden yerleştirilmesi destek şeklinde uygulanacak.
-
Mülteci kabul etmeyen ülkeler, ret verdikleri her kişi için 20 bin euro ödeme yapacak.
2026 yılı için 21 bin göçmenin yerleştirilmesi ve 420 milyon euroluk fon öngörülüyor.
Türkiye güvenli üçüncü ülke listesinde
AB, güvenli üçüncü ülke statüsünü genişletti. Listede Bangladeş, Fas, Hindistan, Mısır, Tunus gibi ülkeler bulunurken Türkiye de bu kapsamda kabul ediliyor.
Bir ülkenin güvenli kabul edilmesi, o ülkeden gelen sığınma başvurularının çoğunun hızla reddedileceği anlamına geliyor.
Türkiye’nin bu listede olmasının nedeni:
-
AB’ye aday ülkelerin otomatik olarak güvenli kabul edilmesi.
Türkiye’nin bu statüden çıkabilmesi için üç koşuldan biri gerekli:
-
Ülkede uluslararası veya iç çatışma bulunması,
-
Temel hak ve özgürlükleri etkileyen ciddi kısıtlamalar olması,
-
AB’de Türkiye’den gelen başvuruların kabul oranının %20'yi geçmesi.
EUAA verilerine göre Türkiye’den yapılan başvuruların 2024’teki kabul oranı %17, yani düşük kabul oranı statüyü pekiştiriyor.
Türkiye için ne anlama geliyor?
Türkiye’nin güvenli üçüncü ülke olarak kabul edilmesi, AB’ye yapılan sığınma başvurularının istisnai durumlar dışında reddedileceği anlamına geliyor. Bu durum, Türkiye’de bulunan ya da Türkiye’den AB’ye gitmek isteyen sığınmacılar için süreçlerin zorlaşacağına işaret ediyor.
Son aşama: Avrupa Parlamentosu
AB Göç Komiseri Magnus Brunner’e göre alınan kararlar, Avrupa’nın göç ve iltica politikasında yeni bir dönüm noktası oluşturuyor.
Düzenlemelerin yürürlüğe girmesi için Avrupa Parlamentosu’nun da onay vermesi gerekiyor.





