Mehmet Karaman, ormanların kesilmesine karşı halkın yaşadığı kaygıları dile getirerek,
"Köyün tam ortasında, çocukların yapraklardan serinlediği, yaşlıların bastonlarını dikerek soluklandığı, kadınların ise sohbet ettiği bu yeşil ormanlar, birilerine satılmak suretiyle yok ediliyor"
fadelerini kullandı. Bu durumu, çevreye ve doğaya yapılan büyük bir ihanet olarak nitelendiren Karaman, şunları söyledi:
“Orman kesen memurlar 'Muhtar, gölge yok mu? Biraz dinlenelim, terledik' demiş. Bir vatandaş ise onlara, 'Ne gölgesi arıyorsunuz, gölge yapacak ağaç mı bıraktınız?' diye cevap vermiş. Bu söz, ülkenin içinde bulunduğu hâli özetlemektedir.”
“Bugün Kurutulan Fidan, Yarının Kıtlığına Davetiye Çıkarıyor”
Mehmet Karaman, ormanların kesilmesinin sadece çevreye değil, geleceğe de büyük zararlar vereceğini ifade etti.
“Bugün bir fidanı kendi elimizle kurutuyorsak, yarın susuzluğa, kıtlığa ve çölleşmeye de kendi elimizle davetiye çıkarıyoruz demektir”
diyen Karaman, Türkiye'nin yeşil alanlarını korumanın, sadece çevreyi değil, insan hayatını da korumak anlamına geldiğini vurguladı.
“Çevre Katliamı Vicdansızlıktır”
Karaman, ormanların kesilmesini "vicdansızlık" ve "yeşile ihanet" olarak tanımladı ve bu katliamın hemen durdurulması gerektiğini söyledi.
“Bu bir çevre katliamı değil, vicdansızlıktır. Yeşile ihanettir ve derhâl durdurulmalıdır” dedi.
“Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Sağlanmalıdır”
Son olarak, çevre katliamına karşı şeffaflık ve hesap verebilirlik çağrısında bulunan Karaman, devletin bu konuda daha dikkatli ve sorumlu bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirtti. "Sessiz kalınan her testere sesi, yarın çocuklarımızın geleceği çalınan bir çığlığa dönüşecek" diyerek, doğanın korunmasının tüm toplumun ortak sorumluluğu olduğunu dile getirdi.