1938’de Kayseri’de dünyaya gelen Şule Yüksel Şenler, Kıbrıs kökenli bir ailenin kızıdır. Küçük yaşlarda İstanbul’a taşınan Şenler, maddi imkânsızlıklar sebebiyle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ortaokul ikinci sınıfta okulu bıraktıktan sonra Ermeni bir terzinin yanında çalışmaya başladı. Bu süreçte edindiği dikiş ve tasarım bilgisi, ileride kendi başörtüsü modelini geliştirmesinde önemli rol oynadı.
Ölüm yıldönümünde anılıyor
Türkiye’de muhafazakâr kadın hareketinin öncü isimlerinden biri olan yazar ve gazeteci Şule Yüksel Şenler, vefatının yıldönümünde yeniden anılıyor. 28 Ağustos 2019’da İstanbul’da zatürreye bağlı septik şok nedeniyle hayatını kaybeden Şenler, Eyüp Sultan Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Mihrişah Valide Sultan Külliyesi’ne defnedildi. Bugün, 28 Ağustos 2025’te, onun ölümünün üzerinden 6 yıl geçti. Geride bıraktığı eserleri, fikirleri ve kadınlara ilham veren mücadelesiyle Şule Yüksel Şenler hâlâ hatırlanıyor.
Yazarlığa adım atışı
Şule Yüksel Şenler’in yazarlık serüveni henüz 14 yaşında Yelpaze dergisinde yayımlanan öyküleriyle başladı. Genç yaşta kaleme aldığı metinlerle dikkat çeken Şenler, 21 yaşında Kadın gazetesinde yazmaya başladı. “Duyuşlar” adlı köşesiyle geniş bir okur kitlesi edindi. Bu dönemde toplumsal konulara dair fikirlerini açıkça dile getirmesi, onu kısa sürede muhafazakâr çevrelerin önemli bir kalemi haline getirdi.

Tesettür mücadelesi ve “Şulebaşı”
1965 yılında tesettüre giren Şenler, kendi başörtüsü modelini geliştirdi. Üniversiteli genç kadınlar arasında hızla yayılan bu stil halk arasında “Şulebaşı” olarak anıldı. Şenler, tesettürü savunan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı. Defalarca mahkemeye çıkarak kamuoyunda simgesel bir figür haline geldi. Türkiye’de başörtüsü sebebiyle yargılanan ilk gazeteci olarak tarihe geçti.
Konferanslar ve toplumsal etki
Şenler, yazılarının yanı sıra düzenlediği konferanslarla da büyük kitlelere ulaştı. O, camiler dışında seminer salonlarında konuşan ilk kadın oldu. Bu yönüyle kadınların toplum içindeki görünürlüğünü artıran, fikirleriyle yol açan bir isimdi. 1960’lı yıllarda Anadolu’nun pek çok şehrinde verdiği konferanslarla muhafazakâr kadınların kamusal alanda sesini yükseltmesine öncülük etti.
Huzur Sokağı ve edebî mirası
Şule Yüksel Şenler’in en bilinen eseri, 1970’te yayımlanan Huzur Sokağı romanıdır. Gazetede tefrika edilen eser, kısa sürede büyük ilgi gördü. Daha sonra “Birleşen Yollar” adıyla sinemaya uyarlandı. 2010’lu yıllarda ise televizyon dizisi olarak yeniden gündeme geldi. Şenler’in diğer önemli eserleri arasında Gençliğin Izdırabı, Bize Ne Oldu, Hidayet, İslam’da ve Günümüzde Kadın, Her Şey İslam İçin, Yılanla Tilki gibi kitaplar yer alır. Bu eserler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde dini değerlerin yeniden tartışılmasına katkı sundu. Sadece edebiyatçı değil, aynı zamanda aktif bir sosyal figürdü. 1962-1968 yılları arasında Adalet Partisi Gençlik Kolları ve Kültür-Edebiyat Kolları’nda görev aldı. 1978’de ise İdealist Hanımlar Derneği’nin başkanlığını yaptı. Bu yönüyle hem siyasi hem de kültürel alanlarda etkili oldu.
Vefatı ve geride bıraktıkları
Şule Yüksel Şenler, 28 Ağustos 2019’da İstanbul’da zatürreye bağlı septik şok nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi Eyüp Sultan Camii’nde kılınan namazın ardından Mihrişah Valide Sultan Külliyesi’ne defnedildi. Onun vefatından sonra fikirlerini yaşatmak amacıyla Şule Yüksel Şenler Vakfı kuruldu. Bu vakıf aracılığıyla çeşitli eğitim merkezleri, hanımlar konağı ve okullar açıldı. Bugün hâlâ ismi konferanslarda, kitap fuarlarında ve anma programlarında yaşatılmaktadır.
Mücadeleyle geçen bir kalemin mirası
Şule Yüksel Şenler, yalnızca bir yazar değil aynı zamanda muhafazakâr kadın hareketinin öncü isimlerinden biri oldu. Tesettür mücadelesiyle öne çıkan Şenler, edebiyat dünyasında da derin izler bıraktı. Özellikle Huzur Sokağı romanı, onun adını geniş kitlelere duyurdu. Ancak Şenler’in kalemi yalnızca bu eserle sınırlı değildi; farklı dönemlerde pek çok kitap kaleme aldı.
Huzur Sokağı (1996)
Şenler’in en ünlü eseri olan Huzur Sokağı, gazetede tefrika edildikten sonra kitap olarak basıldı. Eserde, inanç ve modern yaşam arasında sıkışan gençlerin hikâyesi anlatılır. Roman daha sonra “Birleşen Yollar” adıyla sinemaya uyarlandı ve televizyon dizisine dönüştürüldü.
Gençliğin Izdırabı (1996)
Bu kitapta Şenler, gençlerin karşılaştığı toplumsal sorunları ve manevi bunalımları ele aldı. Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren değişen kültürel ortamda gençlerin değerlerle olan mücadelesini işledi.
Bize Ne Oldu (2016)
Toplumun geçmişten bugüne yaşadığı değişimleri ve yozlaşmayı eleştirel bir bakış açısıyla irdeledi. Şenler, bu kitabında ahlaki değerlerin yitirilişine dikkat çekerek topluma yön verdi.
Kadın ve Evlilik (2017)
Kadınların evlilik sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve İslami bakış açısıyla aile hayatı bu kitabın merkezindedir. Şenler, kadınların rolünü dini ve toplumsal açıdan yorumladı.
İslam’da ve Günümüzde Kadın (1996)
Bu eserde kadınların İslam’daki yeri ile modern toplumdaki konumları karşılaştırıldı. Şenler, kadınların toplumdaki rollerine dair görüşlerini bu kitapta açıkça ortaya koydu.
Her Şey İslam İçin (1978)
Şenler’in İslam’a bağlılığını yansıtan eserlerinden biridir. Hayatın her alanında İslami değerlerin önceliğini savundu.
Yılanla Tilki (1986)
Toplumsal yozlaşmayı ve ahlaki ikilemleri sembolik bir dille ele aldığı kitaptır. Şenler, bu eserinde alegorik anlatım kullanarak insan ilişkilerine dair mesajlar verdi.
Kız ve Çiçek (1991)
Daha çok genç kadınlara yönelik bir eserdir. Kadının zarafetini, toplumsal rolünü ve manevi kimliğini vurgulayan bir çalışmadır.
Uygarlığın Gözyaşları (1994)
Batı uygarlığının yarattığı kültürel yozlaşmayı ve birey üzerindeki olumsuz etkilerini konu edinen bir eserdir. Şenler, burada modernleşmenin bedellerini tartışmaya açtı.
Duyuşlar (1975)
Gazetelerde yayımlanan yazılarından derlenen bu kitap, yazarın fikir dünyasına ışık tutar. Kadın sorunları, ahlak ve toplumsal meseleler üzerine denemeler içerir.
Sağ El (1974)
Şenler’in ilk dönem eserlerinden biridir. Toplumsal sorumluluk, inanç ve değerler üzerine yazılar barındırır.
Bir Bilinçli (!) Öğretmene (1970)
Yazılarında eğitim sistemini ve öğretmenleri eleştirel bir bakış açısıyla ele aldığı eserdir. O dönem Türkiye’sinde eğitimle ilgili tartışmalara katkı sağlamıştır.





