6 aydır işsizim. Bu sürede onlarca iş başvurusu yaptım ama CV’m görüntülenmedi bile. Gittiğim birkaç mülakat da ya torpilliye bırakıldı ya da cevapsız kaldı. Artık biliyorum, tanıdık yoksa bu sistem işlemiyor. Gerçekler acı ama artık romantize etmeye gerek yok.”
Yüksek lisansını sosyal bilimler alanında tamamlayan ve üniversite hayatı boyunca çeşitli gönüllü projelerde yer almış olan genç kadın, uzun süredir süren işsizlik nedeniyle geçimini sağlamak için sokakta midye satmaya başladı.
“İşimden utanmıyorum, emeğimle kazandığım her kuruş onurludur. Ama bu ülkede okuyan, çalışan, kendini geliştiren insanların elenip sadece 'birilerinin tanıdığı' olanların tercih edilmesi artık kabul edilemez bir hal aldı,” diyerek sistemi eleştirdi.
Gençler Umudunu Kaybediyor
Yalnızca o değil. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre, üniversite ve yüksek lisans mezunu gençlerin işsizlik oranı %27'yi geçti. Ancak gerçek rakamların çok daha fazla olduğu, kayıt dışı çalışan ya da pes edip başvuru yapmayan gençlerin bu istatistiklere dahi yansımadığı belirtiliyor.
Bir dönem “eğitim kurtarır” inancı ile büyüyen neslin bugün geldiği nokta, sokakta geçinmeye çalışmak, kuryelik yapmak, tez yazarlığı gibi geçici işlerle hayatı idare etmek oldu. Uzmanlar ise liyakat sisteminin çökmesinin sadece bireyleri değil, ülkenin geleceğini de tehdit ettiğini vurguluyor.
“CV Değil, Referans Soruyorlar”
Sokakta midye satan kadın, yaşadığı hayal kırıklığını şöyle özetliyor:
“Üniversitede başarı bursuyla okudum. Yüksek lisans tezimi dört dörtlük verdim. İngilizcem var, ikinci bir yabancı dilim de. Ama gittiğim her iş görüşmesinde önce şunu soruyorlar: 'Tanıdığın var mı?' Bu nasıl bir sistem?”
Yıllarını eğitime, gelişime ve hayal kurmaya adamış bir gencin geldiği bu nokta, toplumda giderek büyüyen bir adaletsizlik duygusunun dışavurumu. Eğitim artık bir gelecek garantisi değil, aksine umutsuzlukla sonuçlanan bir yatırım gibi algılanıyor.
