Türkiye, son yıllarda kadın voleybolunda hem kulüpler hem de milli takım düzeyinde kazandığı uluslararası başarılarla adından sıkça söz ettiriyor. Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV) Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nden milli takımın dünya ikinciliğine uzanan süreçte, Eczacıbaşı, Vakıfbank ve Fenerbahçe gibi kulüplerin istikrarlı yatırımları, yabancı yıldızların Türkiye’yi tercih etmesi ve Sultanlar Ligi’nin seviyesi belirleyici rol oynadı. Uzmanlara göre bugün ortaya çıkan tablo tesadüf değil; uzun yıllara yayılan stratejik bir tercih ve güçlü bir ekonomik modelin sonucu. Ancak asıl soru şu: Bu başarı kalıcı mı, sürdürülebilir mi?
Eczacıbaşı ile başlayan yükseliş
Türkiye’de kadın voleybolundaki hikâye, 1960’lardan itibaren Eczacıbaşı’nın voleybola yatırım yapmasıyla başladı. 1979–80 sezonunda Eczacıbaşı, CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde final oynayan ilk Türk takımı oldu. 1980’lerin ortasında Vakıfbank ve Güneş Sigorta’nın devreye girmesiyle ligde rekabet arttı. 1990’lı yıllara Eczacıbaşı–Vakıfbank rekabeti damga vurdu. O dönemde Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi büyük kulüpler voleybolda bugünkü kadar etkin değildi ancak altyapı ve kulüp kültürü adım adım oluşuyordu.
2003 Avrupa ikinciliği ve Fenerbahçe etkisi
Spor yorumcusu Emre Yazıcıol’a göre Türkiye’nin 2003 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda ikinci olması, voleybol için kırılma noktası oldu. 2007–2008 sezonundan itibaren dönemin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, voleybola ciddi yatırım kararı aldı. Fenerbahçe, Yekaterina Gamova gibi dünya yıldızlarını transfer ederek büyük bir atılım yaptı. Aynı dönemde İtalyan antrenör Giovanni Guidetti’nin Vakıfbank’a gelişi, kulübün Avrupa’da büyük başarılar kazanmasının önünü açtı. Bu süreçte Eczacıbaşı, Vakıfbank ve Fenerbahçe üçlüsü hem Şampiyonlar Ligi’nde hem de yerel ligde zirveyi paylaştı. 2008/09 sezonundan bu yana bu takımlardan en az biri her sezon Avrupa’da ilk dörde kalmayı başardı; 2022–23 sezonunda ise üçü birden Dörtlü Final’de yer aldı.
Sultanlar Ligi’nin seviyesi ve ekonomik model
Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, yakalanan ivmenin temelinde: milli takımların dünya sıralamasındaki başarısı, ligin kalitesi, ekonomik istikrar olduğunu vurguluyor. Kulüplerin mali açıdan güvenilir durumda olması, yabancı yıldızların Türkiye’yi tercih etmesinde büyük rol oynuyor. Oyuncu ödemelerinin düzenli yapılması,sponsorluk gelirlerinin artması, bilet fiyatlarının geçmişe göre yükselmesine rağmen tribünlerin dolması, Türkiye’yi cazip bir pazar haline getiriyor. Bugün bilet gelirleri hâlâ sınırlı olsa da sponsor destekleri ve marka gücü, kulüplerin rekabetçi bütçeler oluşturmasını sağlıyor.
Neden dünya yıldızları Türkiye’yi seçiyor?
Tijana Bošković, Melissa Vargas, Alessia Orro, Myriam Sylla gibi dünyanın en önemli voleybolcuları Sultanlar Ligi’nde forma giyiyor. Spor yorumcusu Emre Yazıcıol’a göre bunun birkaç nedeni var: Türkiye’de kulüpler, bazı pozisyonlarda Avrupa’dan daha yüksek maaşlar teklif edebiliyor. Voleybola gösterilen ilgi, dolu tribünler ve sosyal medya etkisi oyuncular için cazip bir atmosfer yaratıyor. Voleybol, Türkiye’de “pozitif imajlı” spor dallarından biri olarak görülüyor; kadın sporcuların rol model haline gelmesi de bu ilgiyi büyütüyor. Yazıcıol, “İtalya olimpiyat şampiyonu olduğunda birkaç yerde haber olurken, Türkiye’de voleybol bir ‘çılgınlık’ haline geliyor.” değerlendirmesini yapıyor.
Yabancı kuralı ve yerli oyuncuların yükselişi
Lig, her ne kadar yabancı yıldızlarla anılsa da yerli oyuncular da takımların bel kemiğini oluşturuyor. Sahada en az üç Türk oyuncu bulundurma zorunluluğu, yerli sporcuların süre almasını teşvik ediyor. Genç oyuncular, dünyaca ünlü isimlerle aynı sahayı paylaşarak hem tempoya alışıyor hem de üst düzey tecrübe kazanıyor Bu durum, özellikle Zehra Güneş, Ebrar Karakurt, Hande Baladın gibi isimlerin hem kulüplerinde hem de milli takımda öne çıkmasını kolaylaştırdı.
Altyapı ve tesisleşme tartışması
TVF Başkanı Üstündağ, tesisleşme konusunda Avrupa standartlarının üzerinde olduklarını savunsa da, sektörde farklı görüşler de var. Fenerbahçe, Galatasaray ve Türk Hava Yolları maçlarını Burhan Felek Voleybol Salonu’nda oynarken, Vakıfbank’ın kendi spor sarayı, Eczacıbaşı’nın Kartal’da açtığı voleybol salonu, altyapı ve seyirci deneyimi açısından önemli adımlar olarak görülüyor. Spiker Nihan Cabbaroğlu, TVF Spor Lisesi gibi projelerin spor ve eğitimi bir arada yürüterek sürdürülebilirliği desteklediğini, buradan yetişen sporcuların bugün önemli takımlarda forma giydiğini belirtiyor.
Başarı sürdürülebilir mi?
Uzmanlar, bazı kulüplerin ileride “spordan çekilme” riskine dikkat çekse de, voleybolun geldiği nokta ve kamuoyu ilgisi sürdürülebilirlik için güçlü bir zemin oluşturuyor. Kız çocuklarının voleybolcu olmak istemesi,altyapı okullarına yoğun ilgi, federasyonun altyapıya ve gençlere yönelik projeleri, gelecek adına umut verici faktörler olarak öne çıkıyor. Üstündağ’a göre bundan sonraki en büyük hedef, “sadece birkaç yıldız değil, çok daha geniş bir yerli oyuncu havuzu” oluşturmak. Vargas ve Bošković gibi isimler lige heyecan katmaya devam ederken, Türkiye kendi içinden yeni yıldızlar çıkarmayı hedefliyor.




