Epstein olayı, istismar ağı ve güç ilişkileriyle dünya gündemini sarsan en büyük skandallardan biri olarak öne çıkmaktadır.
Jeffrey Epstein dosyası, reşit olmayan kız çocuklarının sistematik biçimde istismar edildiği, uluslararası insan ticareti iddialarının gündeme geldiği ve çok sayıda tanınmış ismin adının geçtiği kapsamlı bir skandal olarak modern dönemin en karanlık suç dosyalarından biri olarak kabul edilmektedir. Varlıklı bir finansçı olarak bilinen Epstein’ın ardında bıraktığı ilişkiler ağı, suçlamalar, yargı süreçleri ve cezaevindeki tartışmalı ölümü, olayın hâlâ kapanmayan bir dosya olarak anılmasına neden olmuştur.
1953 doğumlu Jeffrey Epstein, kariyerine matematik öğretmeni olarak başlamış, daha sonra finans sektörüne geçerek kısa sürede büyük servet edinmiştir. Wall Street’te kurduğu çevre, milyoner ve milyarder iş insanlarıyla geliştirdiği ilişkiler sayesinde etkisini genişletmiştir. Epstein’ın yatırım şirketi, yüksek servetli kişilerin varlıklarını yönettiği iddiasıyla bilinmiş, ancak şirketin gerçek işleyişi ve portföy büyüklüğü yıllar boyunca tartışma konusu olmuştur. Bu belirsizlikler, ilerleyen yıllarda suç ağının nasıl gizlenebildiğine dair soruları daha da artırmıştır.
2000’lerin başında ortaya çıkan istismar ağı
Epstein’a yönelik ilk ciddi suçlamalar 2005 yılında Florida’da 14 yaşındaki bir kız çocuğunun ailesinin polise başvurmasıyla başlamıştır. Bu süreç, Epstein’ın Palm Beach’teki malikanesinde “masaj” bahanesiyle çağrılan reşit olmayan kızların istismara maruz bırakıldığı iddialarını açığa çıkarmıştır. Soruşturma derinleştikçe, bu kızların bazılarına para verildiği, bazılarına ise başka kızları da eve getirmeleri için yönlendirme yapıldığı öne sürülmüştür. Dosyada yer alan ifadelerde, genç kızların çoğunun sosyoekonomik açıdan dezavantajlı ailelerden geldiği ve Epstein tarafından manipüle edilmeye açık oldukları belirtilmiştir.
Bu dönemde soruşturmaya dâhil olan polis ve savcılar, suçlamaların kapsamının düşünüldüğünden daha geniş olduğunu raporlamış, ancak federal savcıyla yapılan anlaşma, Epstein’ın yalnızca kısa süreli hapis cezası almasına ve bir kısmını da özel izinle kendi ofisinde geçirmesine yol açmıştır. Bu “özel muamele” yıllarca tepki çekmiş ve Epstein’ın korunduğu yönündeki iddiaların temelini oluşturmuştur.
Ghislaine Maxwell’in rolü ve genç kızların temini iddiaları
Epstein’ın suç ağında en kritik isimlerden biri, İngiliz sosyete çevrelerinde tanınan Ghislaine Maxwell olmuştur. Maxwell’in genç kızları bulduğu, Epstein’a yönlendirdiği ve bazı durumlarda istismar süreçlerini organize ettiği iddia edilmiştir. Tanık ifadelerinde Maxwell’in kızlara “modellik fırsatları”, “eğitim bursu” gibi vaatlerde bulunduğu, onları psikolojik olarak yönlendirdiği ve güven ortamı oluşturarak istismara zemin hazırladığı belirtilmiştir. Mahkeme kayıtlarında Maxwell’in, Epstein’ın hem iş ortağı hem de sosyal çevresinin kapılarını açan kişi olarak uzun yıllar rol üstlendiği görülmektedir.
Karayip Adası, New Mexico Çiftliği ve Manhattan Malikanesi
Epstein’ın istismar ağı iddiaları yalnızca Palm Beach ile sınırlı değildir. New York’taki milyon dolarlık malikanesi, New Mexico’daki geniş çiftliği ve Karayipler’deki özel adası da dosyanın önemli parçaları hâline gelmiştir. Özellikle özel adası, basında “Lolita Adası” olarak anılmıştır. Bu mekânlara ilişkin tanık ifadelerinde, genç kızların adaya özel uçaklarla götürüldüğü, adanın Epstein’ın sosyal çevresindeki bazı kişilere kapalı davetlerle açıldığı öne sürülmüştür. Uçuş kayıtlarının açıklanmasıyla birlikte, adaya gidip gelen çok sayıda tanınmış ismin bulunduğu görülmüş, ancak bu kişilere yönelik doğrudan bir suçlama yöneltilmemiştir.
Olayın seyrini değiştiren süreç 2019 yılında yaşanmıştır. New York’ta yürütülen soruşturma kapsamında Epstein, reşit olmayan birçok kız çocuğunun istismar edildiği ve uluslararası bir insan ticareti ağı kurduğu iddiasıyla yeniden tutuklanmıştır. Bu kez hazırlanan iddianamede, Epstein’ın yıllar boyunca benzer yöntemleri sistematik hâle getirdiği, genç kızları farklı eyaletlere ve yurt dışındaki mülklerine götürdüğü öne sürülmüştür. Savcılık, Epstein’ın sadece bağımsız bir suç faili değil, yıllarca korunan ve geniş bir çevreyle bağlantılı bir sistem kurduğunu vurgulamıştır.
Cezaevindeki şüpheli ölüm
Epstein, dava süreci devam ederken 10 Ağustos 2019’da New York Metropolitan Correctional Center’daki hücresinde ölü bulunmuştur. Resmî açıklama intihar olarak kaydedilmiştir. Ancak kameraların o gece çalışmaması, nöbetçi memurların görev yerlerini terk etmeleri ve dosyada bulunan bazı belgelerin tutarsızlığı nedeniyle olay uzun süre tartışılmıştır. Epstein’ın ölümünden hemen önce hücre arkadaşı değiştirilmiş, gözetim altındaki tutukluların düzenli kontrol edilmesi gerekirken Epstein’ın kontrol edilmediği ortaya çıkmıştır. Bu durum, kamuoyunda “ölümünün ardında başka bir müdahale olabilir mi?” sorusunu gündeme getirmiştir.
Epstein’ın ölümünden sonra odak noktası Ghislaine Maxwell olmuştur. 2021 yılında görülen davada Maxwell, reşit olmayan kızları temin etme, onları Epstein’a yönlendirme ve istismar sürecine yardım etme suçlarından hüküm giymiştir. Maxwell’in mahkeme sürecinde verdiği ifadeler, Epstein’ın ağında başka isimlerin de yer almış olabileceği iddialarını yeniden gündeme taşımıştır. Ancak dosyada adı geçen kişilere yönelik doğrudan bir cezaî işlem yapılmamıştır.
Epstein olayı, insan ticaretiyle mücadelede yapısal eksikleri, yargı süreçlerindeki ayrıcalık iddialarını ve güçlü kişilerin hesap verebilirliği konusundaki tartışmaları büyütmüştür. Olay hâlâ dünya basınında yer almakta, ortaya çıkan her yeni belge dosyanın kapanmadığını göstermektedir. Özellikle Epstein’ın ilişkide olduğu iddia edilen yüksek profilli isimler nedeniyle kamuoyunda “gerçeklerin tamamen ortaya çıkmadığı” düşüncesi hâkimdir.
Ghislaine Maxwell, Epstein davasının en kritik figürlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. 1961 yılında Fransa’da doğan ve İngiltere’de medya patronu Robert Maxwell’in kızı olarak büyüyen Maxwell, Oxford’da aldığı eğitimin ardından sosyete çevrelerinin tanınan bir ismi hâline gelmiştir. Babasının 1991’deki tartışmalı ölümü sonrasında Amerika’ya taşınan Maxwell, 1990’lı yılların başında Jeffrey Epstein ile tanışmış ve onun hem iş ortağı hem de yakın çevresinin ana unsuru olarak hareket etmiştir. Mahkeme kayıtlarına yansıyan ifadelerde, reşit olmayan kızların Epstein’a yönlendirilmesinde aktif rol üstlendiği, genç kızlara modellik, iş veya eğitim fırsatları vadederek güven kazandığı ve istismar sürecine zemin hazırladığı iddia edilmiştir. Epstein’ın 2019’daki tutuklanmasının ardından soruşturmanın merkezine yerleşen Maxwell, uzun süre saklandıktan sonra 2020 yılında yakalanmış ve 2021’de görülen davada insan ticareti ile reşit olmayan kızları temin etmek suçlarından hüküm giyerek 30 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu karar, Epstein’ın yıllar boyunca kurduğu suç ağının en önemli parçalarından birinin Maxwell olduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendirmiştir.
Son olarak, Epstein dosyasına ilişkin tartışmalar dün kamuoyuna açıklanan yeni e-postalarla birlikte yeniden alevlenmiştir. ABD Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi’nin paylaştığı yazışmalar, Epstein’ın 2011 ile 2019 yılları arasında Ghislaine Maxwell ve bazı yakın isimlerle yaptığı dikkat çekici konuşmaları gün yüzüne çıkarmıştır. Belgelerde, Epstein’ın dönemin bazı tanınmış siyasi ve iş dünyası figürleriyle ilişkilerine dair ifadeler kullandığı görülmüş, özellikle Donald Trump hakkında yaptığı değerlendirmeler dikkat çekmiştir.
2011 tarihli bir mesajda Epstein’ın Maxwell’e, Trump için, genç kızlarla ilgili iddiaların konuşulduğu dönemlerde Trump’ın adının geçmemesine şaşırdığını ima ettiği belirtilmiştir. 2019 tarihli başka bir yazışmada ise Epstein’ın, Trump’ın bazı durumları bildiğini öne sürdüğü ve Maxwell’e “durmasını söylediğini” iddia eden ifadeler kullandığı ortaya çıkmıştır. Belgelerde ayrıca Epstein’ın Trump’ın sosyal programlarını, uçuş bilgilerini ve Palm Beach ziyaretlerini yakından takip ettiği değerlendirmeleri yer almış, bu takibin nasıl ve ne amaçla yapıldığı ise yeni soru işaretleri doğurmuştur.
. Bazı e-postalarda Epstein’ın Rusya ile temaslardan söz ettiği, siyasal analiz içeren ifadeler kullandığı ve zaman zaman uluslararası bağlantılar üzerinden yorumlar yaptığı görülmüştür. Bu yazışmalar doğrudan bir suçlama niteliği taşımamakla birlikte, Epstein’ın çevresinin yalnızca istismar ağı ile sınırlı olmadığını, siyaset, iş dünyası ve uluslararası ilişkileri kapsayan daha geniş bir yapının parçası olduğunu göstermiştir. Belgelerin açığa çıkmasıyla birlikte, Epstein dosyasının hâlâ tam anlamıyla kapanmadığı ve yeni ayrıntıların ortaya çıktıkça tartışmanın daha da derinleştiği anlaşılmaktadır.