Medicana International Samsun Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Önder Çınar, prostat kanseri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Aile öyküsü ve genetik faktörlerin prostat kanseri riskinde belirleyici rol oynadığına dikkat çeken Çınar, özellikle meme kanseri taşıyıcılığı ile bağlantıya işaret etti.
Çınar, “Babada veya erkek kardeşlerde prostat kanseri teşhisi mevcutsa risk artar. Ayrıca ailede meme kanseri riskini artıran BRCA1 veya BRCA2 genleri varsa ya da güçlü bir meme kanseri öyküsü bulunuyorsa, prostat kanseri riski daha yüksek olabilir” dedi.
Obezitenin de riski artırabileceğini kaydeden Çınar, “Obez bireylerde prostat kanseri daha agresif seyredebilir ve ilk tedaviden sonra tekrarlama ihtimali artabilir. Araştırmalar farklı sonuçlar verse de, obezite genel olarak risk faktörü kabul edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Prostat kanserinde tanının en güvenilir yöntemle konulduğunu vurgulayan Çınar, “PSA yüksekliği bulunan veya rektal muayenede anormal bulgular saptanan hastalara prostat iğne biyopsisi yapılması önerilir. Prostat kanseri tanısında altın standart yöntem budur” diye konuştu.
Düzenli kontrol uyarısı yapan Çınar, “Ailesinde prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin 40 yaşından, ailesinde böyle bir öykü bulunmayanların ise 50 yaşından itibaren yılda en az bir kez PSA testi ve rektal muayene yaptırmaları gerekir” dedi.
Tedavi yöntemlerine de değinen Çınar, “Prostatta sınırlı hastalığı olan bireylerde aktif izlem, radikal prostatektomi ya da radyoterapi gibi seçenekler gündeme gelir. Ameliyat açık, laparoskopik veya robotik yöntemlerle yapılabilir. Robotik ve laparoskopik cerrahi; daha az kan kaybı, daha az ağrı ve kısa süreli hastanede yatış gibi avantajlar sunar” bilgisini paylaştı.





