Medicana International Samsun Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Önder Çınar, prostat kanserinin erken ve doğru teşhisinde füzyon biyopsi teknolojisinin önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. MR görüntüleriyle entegre edilen bu yöntem sayesinde, standart biyopsilere kıyasla çok daha isabetli sonuçlar alındığını vurgulayan Çınar, “Tedavi edilmesi gereken prostat kanserini doğru şekilde tespit edebiliyoruz” dedi.
ESKİ YÖNTEMDEKİ SORUNLAR
Eski standart biyopsi yöntemlerinin çoğunlukla düşük dereceli ve hastanın yaşamını ciddi biçimde etkilemeyen kanserleri tespit ettiğini belirten Çınar, “Bu durum, hastalara gereğinden fazla agresif tedavilerin uygulanmasına yol açabiliyordu. Füzyon biyopsi ile amaç, gerçekten tedavi gerektiren kanseri doğru şekilde saptamak. MR görüntülerini işlem sırasında kullanarak hiçbir detayı gözden kaçırmıyoruz” diye konuştu.
TRANSPERİNEAL YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Çınar, füzyon biyopsinin en büyük avantajlarından birinin, prostatın tüm alanlarının doğru şekilde örneklenebilmesi olduğunu ifade etti. Özellikle transperineal (ciltten giriş) yöntemin enfeksiyon riskini ciddi şekilde azalttığını aktaran Çınar, “Eski yöntemde makattan girildiği için bağırsak florasının prostata geçme riski vardı ve sepsis gibi ciddi enfeksiyonlar görülebiliyordu. Transperineal biyopside ise bu risk neredeyse yok” dedi.
Biyopsi işleminin ameliyathane ortamında, anestezi altında ve ağrısız şekilde yapıldığını anlatan Çınar, “İşlem sonrası hasta yaklaşık 3 saat dinlendirilip taburcu ediliyor. Patoloji sonuçları 1 hafta ile 10 gün içinde çıkıyor ve gerekiyorsa hızlıca tedavi sürecine başlanıyor” ifadelerini kullandı.





