Samsun’un Kavak ilçesinde yer alan Kaledoruğu Höyüğü, Anadolu’nun kuzeyinde bugüne ulaşan en eski yerleşim alanlarından biri olarak biliniyor. İlçe merkezine yaklaşık 3 kilometre mesafede, deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte bulunan höyük, Erken Tunç Çağı’ndan (MÖ 3000–2000) Bizans dönemine kadar uzanan çok katmanlı yapısıyla dikkat çekiyor. Höyükte yapılan kazı çalışmaları ilk kez 1940–1942 yılları arasında, Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden Kılıç Kökten, Nimet Özgüç ve Tahsin Özgüç tarafından gerçekleştirildi. Bu araştırmalar sonucunda, bölgede farklı dönemlere ait yerleşim izleri, mezarlar ve gündelik yaşam kalıntıları tespit edildi.

Kaledoruğu Höyüğü, Samsun’da arkeolojik kazıların başladığı ilk noktalardan biri olarak biliniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı arşivine göre, kazılar 1940 yılında başlamış ve 1942’ye kadar aralıklarla sürdürülmüştür. Çalışmalar sırasında höyükte üç temel kültür tabakası ortaya çıkarılmıştır. En alt tabakada Erken Tunç Çağı’na ait yapı kalıntıları, çanak-çömlek örnekleri ve maden işçiliği izleri bulunmuştur. Orta katmanda Hitit Dönemi’ne ait taş temeller, üst katmanlarda ise Roma ve Bizans Dönemi’ne ait seramik parçaları, küçük ev temelleri ve mezarlık alanı tespit edilmiştir. Arkeolojik kayıtlar, yerleşimin uzun süreli ve sürekli olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, Samsun’un tarih öncesi dönemde de aktif bir yerleşim merkezi olduğunu kanıtlamaktadır.

Kazılarda ortaya çıkan en dikkat çekici unsurlardan biri, mezarlık alanında bulunan insan iskeletleridir. Arkeologların kayıtlarına göre, ölüler genellikle cenin pozisyonunda, yani dizleri karna çekilmiş şekilde gömülmüştür. Bu gömü biçimi, dönemin dini inanışları açısından yeniden doğuş fikrini simgelemektedir. Mezarların yanına bırakılan armağanlar, o dönemin yaşam biçimini anlamak açısından önemli ipuçları taşır. Buluntular arasında bakır hançerler, kemik bizler, taş baltalar, ip eğirme ağırlıkları (ağırşak) ve boyalı seramik kaplar yer almıştır. Bu eşyalar, Kaledoruğu sakinlerinin hem maden işlemeciliğinde hem de el sanatlarında ileri bir üretim becerisine sahip olduklarını göstermektedir.

Kaledoruğu Höyüğü, konumu itibarıyla Karadeniz iç kesimlerinde stratejik bir noktada yer alır. Samsun–Ankara kara yoluna yakınlığı, höyüğün tarih boyunca hem ticaret hem de savunma açısından önemli bir yerleşim olduğunu düşündürmektedir. Erken Tunç Çağı’na tarihlenen en alt katmanlarda tarımsal faaliyetlere dair kalıntılar da bulunmuştur. Toprakta yapılan analizlerde tahıl üretimine yönelik izler saptanmış, yakın çevrede sulama sistemlerine işaret eden küçük kanallar tespit edilmiştir. Bu da bölgenin yalnızca askeri değil, tarımsal üretim merkezi olarak da kullanıldığını göstermektedir.

Höyüğün orta katmanlarında Hitit Dönemi’ne ait taş duvar kalıntıları ve küçük odacıklar bulunmuştur. Bu dönemde bölgenin, Hititlerin kuzey sınır yerleşimleriyle bağlantılı olduğu değerlendirilmektedir. Üst katmanlarda ise Roma ve Bizans Dönemi’ne ait seramik parçaları, küçük ev temelleri ve fırın izleri ortaya çıkarılmıştır. Bu durum, Kaledoruğu’nun yalnızca tarih öncesi bir yerleşim değil, aynı zamanda sonraki dönemlerde de kullanılmış bir yaşam alanı olduğunu göstermektedir.


Kazılardan sonra bölge, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenerek koruma altına alınmıştır. Günümüzde 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı olarak tanımlanan Kaledoruğu Höyüğü, resmi kayıtlarda “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” statüsünde yer alıyor. Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 2021 yılında yaptığı değerlendirmede alanın mevcut topografyasının korunmasına ve herhangi bir yapılaşma yapılmamasına karar verdi. Ayrıca, höyük çevresinde yerel halkın tarım faaliyetlerinde dikkatli davranması yönünde bilgilendirmeler yapılmıştır. Samsun Arkeoloji Müzesi’nde, Kaledoruğu kazılarında elde edilen bazı buluntular sergileniyor. Bunlar arasında bronz hançerler, yivli çanaklar ve taş baltalar bulunuyor. Bu eserler, ziyaretçilere höyüğün geçmişine dair somut bir fikir veriyor. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü kaynaklarına göre Kaledoruğu, “Karadeniz’in en eski katmanlı yerleşimlerinden biri” olarak değerlendiriliyor. Uzmanlara göre, burada yapılacak yeni kazılar sadece Kavak değil, tüm Orta Karadeniz bölgesinin tarih öncesi dönemine ışık tutabilecek potansiyele sahiptir.