Samsun'da yaşayan 52 yaşındaki Hanzade Karaca, ördüğü çantaların satışından elde ettiği geliri, 24 yaşında yaşamını yitiren oğlu Merthan Karaca'nın anısını yaşatmak için öğrencilere burs olarak veriyor. Hanzade Karaca'nın oğlu Merthan Karaca, yaklaşık 7 yıl önce geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybetti.
Oğlunun ölümünün ardından yaşadığı zor süreci anlamlı bir işe dönüştürmeye karar veren Karaca, ördüğü çantaların satışından elde ettiği gelirin tamamıyla ihtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine destek olmak için burs sağlıyor. Oğlunun adından oluşturduğu "MHK" markasının marka tescilini alan Karaca, sağladığı burs ile hem iyiliği yaymayı hem de oğlu Mert Han Karaca'nın adını yaşatmayı hedefliyor.

Ev hanımı olan Karaca, oğlunun vefatından sonra zor günler geçirdiğini, örgü çantayla tanışmasının kendisi için dönüm noktası olduğunu belirtti. Bir gün bir arkadaşının elinde örgü bir çanta gördüğünü söyleyen Karaca, sözlerine şöyle devam etti: "Oğlumun gidişinden 1 veya 1,5 yıl sonraydı. Dedim, 'Ben bunu yapabilirim. Malzemelerini temin ettim, gittim çantanın aynısını yaptım. Hoşuma gitti, kafam da dağıldı. İlk defa beynimdeki seslerin sustuğunu hissettim, bu iyi geldi bana. Çantaları bitirdikten sonra dedim ki hediye ederim. Sonra aklıma gelen şuydu, neden satıp öğrencilere destek olmayayım? Çünkü oğlum üniversite öğrencisiydi. Onun gibi üniversite öğrencilerini seçtim."

ONUN ADI HEP YAŞASIN
Bu işi 6 yıldır sürdürdüğünü aktaran Karaca, "MHK iyilik çantaları örüyorum. Çantalarımın tüm geliriyle üniversite öğrencilerine burs veriyorum. İstedim ki onun adı olsun, adı hep yaşasın." ifadelerini kullandı. Oğlunun çok merhametli bir çocuk olduğunu vurgulayan Karaca, "Cebindeki son harçlıkla bile bir garibanı doyururdu. Bunu bana anlatırken çok mutlu olurdu. Gücüm ve ömrüm yettiğince devam ettireceğim." dedi.
Bugüne kadar çok sayıda öğrenciye burs verdiğini söyleyen Karaca, şunları dile getirdi: "Dershaneye gönderdiklerim, hazırlık döneminde yardım ettiklerim oldu. Yüzde 90'ı beni tanımıyor, ben de onları tanımıyorum. Arkadaşlarım aracılığıyla buluyorlar beni. Sosyal medya üzerinden de haberleşiyoruz, mesajlaşıyoruz ama tanımıyorum çoğunu."

Karaca, ördüğü çantalarının tamamını evde yaptığının altını çizerek, "Astarlama işini anneme yaptırıyorum. Kız kardeşim de destek oluyor bana. Böyle aile olarak bu işe baş koyduk." ifadelerini kullandı. Evladını kaybetmenin kapanmayan bir yara olduğunu anlatan Karaca, "Bu olayı sadece ben yaşamadım, birçok anne yaşıyor maalesef ama asıl mesele sonrasında. Ben mücadele etmeyi seçtim. Madem oğlum gitti, ben kaldım. O zaman en iyisini yapmam gerekiyordu. Oğlumun adını nasıl yaşatırım diye düşündüğümde, onun en büyük özelliği merhametiydi. Ben de onun merhametini, iyiliğini yaymak istedim." diye konuştu.

EN BÜYÜK HAYALI HİÇBİR ÖĞRENCİYE ''HAYIR'' DEMEMEK
Bu projeden sonra sosyal medyada birçok anneyle tanıştığını anlatan Karaca, şunları aktardı: "Evladını kaybeden anneler bana çok yazdı, arkadaş olduk onlarla. Onlara söylediğim, lütfen boş durmayın, mutlaka bir şeyler yapın. Çalışın, çabalayın, iyilik olsun. Çünkü iyiliğin gerçekten iyileştirici gücü var. Ben bunu bizzat yaşayarak öğrendim. En büyük dileğim de bir gün bana öğrenciler yazdığında onlara, 'Hayır' dememek. Hepsine tabii ki gücüm yetmiyor ama hayalim var. Bir gün o kadar büyüyecek ki bu projem, çok daha fazla çocuğa umut alacağım. Buna inanıyorum ve çok çalışıyorum bunun için."




