DSÖ’nün Doğu Akdeniz Bölge Ofisi tarafından yayımlanan açıklamada, madde kullanımı halk sağlığı, kalkınma ve toplumsal güvenlik açısından artan bir tehdit olarak nitelendirilirken, bazı ülkelerde bu sorunun sağlık harcamaları, suç oranı ve üretkenlik kaybı nedeniyle gayrisafi yurt içi hasılanın %2’sine kadar bir maliyete yol açtığı belirtildi.

Şok Edici Rakamlar, Yetersiz Müdahale

Örgüt, 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 292 milyon kişinin uyuşturucu kullandığını, bunlardan 64 milyonunun madde kullanımına bağlı bozukluklar yaşadığını bildirdi.

Doğu Akdeniz bölgesinde ise yetişkin nüfusun %6,7’si uyuşturucu kullanıcısı olarak tahmin edilirken, 3,4 milyon kişi kullanım bozukluklarından muzdarip.

Buna rağmen, dünya genelinde her 11 kişiden sadece 1’i, bölgede ise her 13 kişiden yalnızca 1’i tedaviye erişebildi. Bu durum, tedavi ve bakım hizmetlerinde ciddi bir boşluk olduğuna işaret ediyor.

Yeni Bir Yol Haritası: Önleme Odaklı Strateji

DSÖ, bu tabloya yanıt olarak Ekim 2024’te “Madde Kullanımında Halk Sağlığı Eylemini Hızlandırma Bölgesel Girişimi”ni başlattı. Bu girişim, okullarda ve iş yerlerinde yaşam becerileri eğitimiyle önleyici faaliyetleri desteklemeyi ve toplumun katılımını artırmayı hedefliyor.

Ayrıca, girişim cezalandırıcı politikaların yerine zarar azaltımı ve tedaviye odaklı bir yaklaşım öneriyor. Bağımlılık tedavisinin genel sağlık hizmet paketlerine entegre edilmesi gerektiği vurgulanıyor. DSÖ ayrıca sivil toplum kuruluşlarını içeren bir bölgesel danışma grubu ve ittifak kurarak toplum temelli çözümleri güçlendirmeye çalışıyor.

Bölgesel Bağlam: Türkiye’nin Önemi

DSÖ’nün açıklamasında bölgesel çerçevede uyuşturucu krizinin çatışma ortamlarında nasıl derinleştiği de vurgulandı. Kurumsal denetimlerin zayıflaması ve yasa dışı ticaretin artması, bazı ülkelerde bu sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bu tablo, sadece üretim ve geçiş noktası olarak değil, yerel tüketimin de artış gösterdiği bir tehdide dönüşüyor.

Türkiye ise bölge ülkeleri arasında coğrafi konumu ve genç nüfusu nedeniyle önleyici politikaların ve tedavi hizmetlerinin yaygınlaştırılmasında kritik bir rol oynayabilecek potansiyele sahip.

DSÖ açıklamasını, “Herkesin tedavi, destek ve bakıma erişim hakkı vardır. Sağlıklı ve istikrarlı bir gelecek, damgalama ve cezalandırmadan uzak bir yaklaşımla inşa edilebilir” sözleriyle sonlandırdı.

Kaynak: Haber Merkezi