Bartın’ın Amasra ilçesi, yalnızca deniz manzarasıyla değil, binlerce yıllık tarih katmanlarıyla da dikkat çekmektedir. İlçenin doğusundaki ormanlık yamaçta yer alan Kuşkayası Yol Anıtı, Anadolu’da eşi benzeri bulunmayan bir Roma eseri olarak öne çıkmaktadır. Bu anıt, M.S. 41-54 yılları arasında Roma İmparatoru Claudius onuruna yaptırılmıştır. Yapının banisi olarak bilinen Gaius Julius Aquila, o dönem Bithynia-Pontus Eyaleti’nin valisidir. Antik dönemde Roma yönetimi, yolların kenarına imparatorlar için onur anıtları diker, böylece hem gücün hem de uygarlığın izlerini taş yollar üzerine kazırdı. Kuşkayası da tam olarak bu anlayışın bir örneğidir. Kuşkayası Yol Anıtı, kayalığın içine oyularak yapılmış bir mühendislik harikasıdır. Yaklaşık 4 metre yüksekliğindeki nişin içinde bir Roma lejyonerinin siluet kabartması yer almaktadır. Bu figür, zamanla aşınmış olsa da hâlâ seçilebilmektedir. Lejyonerin hemen üzerinde Latince bir kitabe bulunur.

Bu yazıtta şu ifade yer alır;

“İmparatorun dostu, halkın valisi Gaius Julius Aquila, bu anıtı yaptırdı.” Kitabe, dönemin hem siyasi hem de sanatsal üslubunu yansıtır. Roma harfleriyle taşın üzerine oyulan bu satırlar, Batı Karadeniz’in Roma döneminde bile imparatorluk sisteminin bir parçası olduğunu göstermektedir. Anıtın çevresinde su kanalları ve küçük oyuklar da vardır. Bu detaylar, o dönemde buranın yalnızca bir anıt değil, aynı zamanda yolcuların konakladığı, su içip dinlendiği bir durak olduğunu düşündürür.

Kuşkayası Anıtı, yalnızca Roma döneminin değil, Anadolu’nun kadim yol ağının da bir parçasıdır. Antik çağda Amastris adıyla bilinen Amasra, hem bir liman kenti hem de iç bölgelere açılan stratejik bir geçitti. Roma döneminde yapılan taş yollar, bu bölgeyi Bithynia (bugünkü Bolu) ve Paphlagonia (bugünkü Kastamonu) kentlerine bağlıyordu. Bu nedenle Amasra, hem askeri hem ticari bakımdan önemli bir konuma sahipti. Kuşkayası Anıtı, işte bu yolların kavşağında, imparatorluk medeniyetinin bir nişanesi olarak dikilmiştir.

Kuşkayası Anıtı’nın hemen yakınında, Bizans döneminden kalma bir kilise kalıntısı yer almaktadır. Bu kalıntılar, Roma’nın ardından bölgede Bizans kültürünün de hüküm sürdüğünü göstermektedir. Arkeolojik bulgulara göre bu kilise, 6. veya 7. yüzyıla tarihlenmektedir. Kireç harçlı taş duvar kalıntıları, dönemin tipik Bizans taş işçiliğini yansıtır. Apsis bölümüne ait yarım daire biçimli taş temel, kilisenin yönünün doğuya dönük olduğunu göstermektedir. Uzmanlar, bu yapının küçük bir kırsal ibadet yeri veya bir yol şapeli olabileceğini düşünmektedir. Yani Kuşkayası civarından geçen Bizans yolcuları, yola çıkmadan önce bu küçük kilisede dua eder, ardından deniz ya da kara yolculuğuna devam ederdi. Bu yönüyle Kuşkayası bölgesi, pagan dönemden Hristiyan Bizans’a uzanan dini sürekliliğin somut bir örneğidir. Aynı kayalıkta hem Roma tanrılarının hem Hristiyan ikonalarının izlerini bulmak mümkündür.

Kuşkayası Yol Anıtı, sadece tarihî değil, aynı zamanda doğal bir güzelliğin de parçasıdır. Ormanlarla çevrili bu bölge, Amasra’nın kuzeydoğusuna uzanan yeşil tepelerin arasında gizlenmiştir. Yapıya ulaşmak için orman yolundan yürüyerek kısa bir patika takip edilir. Yolun sonunda sizi dev bir kaya kütlesine oyulmuş Roma mühendisliği karşılar. Yaz aylarında doğa yürüyüşçüleri ve tarih tutkunları için burası hem manzara hem tarih açısından eşsiz bir deneyim sunar. Anıtın hemen önünde küçük bir seyir terası bulunur. Buradan hem Amasra’nın ormanlarını hem de Karadeniz’in kıyı hattını görmek mümkündür. Gün batımında güneş ışığı anıtın kabartmalarına vurduğunda, taşın üzerindeki figürler sanki yeniden canlanır.

Kuşkayası Yol Anıtı ve yakınındaki Bizans kilisesi kalıntıları, aslında iki farklı çağın aynı taş üzerinde buluştuğu bir yerdir. Roma’nın tanrılarıyla Bizans’ın haç sembolleri, aynı kayalıkta yan yana var olmuştur. Bu da Amasra’nın tarih boyunca yalnızca bir liman değil, aynı zamanda kültürlerin ve inançların kesişim noktası olduğunu kanıtlar. Bugün bölge, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altındadır. Yapıların etrafı güvenlik çemberine alınmış, bilgilendirme tabelaları ve yürüyüş yolları yenilenmiştir. 2020’li yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları, taş üzerindeki yazıların ve kabartmaların yeniden görünür hale gelmesini sağlamıştır.

Amasra, her yıl on binlerce yerli ve yabancı turistin uğrak noktasıdır. Kuşkayası Yol Anıtı da bu turistik rotanın en dikkat çekici duraklarından biri haline gelmiştir. Özellikle kültür turları kapsamında Amasra Kalesi, Kemere Köprüsü ve Fatih Camii’yle birlikte aynı gün içerisinde ziyaret edilmektedir. Turist rehberleri, Kuşkayası Anıtı’nı “taşa kazınmış bir tarih dersi” olarak tanımlar. Çünkü burası Roma’dan Bizans’a, paganizmden Hristiyanlığa, imparatorluk gücünden maneviyata geçişin sembolüdür. Amasra Belediyesi, bölgenin tanıtımı için son yıllarda dijital rehber sistemleri ve QR kodlu bilgilendirme panoları eklemiştir. Böylece ziyaretçiler, anıtın tarihini ve çevirilerini mobil cihazlarından okuyabilmektedir.

Kuşkayası Yol Anıtı, yalnızca bir Roma anıtı değil, aynı zamanda taşa kazınmış bir medeniyet hikayesidir. Yanındaki Bizans kilisesi kalıntısı ise bu hikayenin devamıdır. Roma askerlerinin geçtiği yolların kenarında inşa edilen bu taş yapı, yüzyıllar boyunca doğanın içinde sessizce varlığını sürdürmüştür. Bugün hâlâ ayakta duran bu anıt, Karadeniz’in sisleri arasında insanlığın en eski izlerinden birini taşımaktadır.