Kudüs’ün tarihine ışık tutan keşif

1880 yılında Kudüs’te Siloah Tüneli’nin duvarında keşfedilen Şiloah Yazıtı, arkeoloji dünyasının en önemli buluntuları arasında yer alıyor. M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen bu yazıt, dönemin Kudüs Kralı Hezekiel zamanında inşa edilen su tünelinin hikâyesini anlatıyor. Altı satırlık eski İbranice metin, yalnızca şehrin mühendislik başarısını değil, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel yaşamına dair de değerli ipuçları sunuyor.

 

Şiloah Yazıtı’nın bulunduğu Siloah Tüneli, Kudüs’ün hayatta kalma mücadelesinde kritik bir rol oynadı. Gihon Pınarı’ndan çıkan suyun Siloah Havuzu’na taşınmasını sağlayan bu yaklaşık 533 metrelik tünel, şehrin kuşatma dönemlerinde en önemli güvenceydi. Asur İmparatorluğu’nun tehdidi altındaki Kudüs halkı, tünel sayesinde dışarı çıkmadan suya erişim sağlayabiliyordu. Yazıtın kazı sürecine dair verdiği detaylar, bu yapının yalnızca bir mühendislik harikası değil, aynı zamanda bir savunma stratejisi olduğunu da gösteriyor.

Yazıtın dili ve içeriği

Altı satırdan oluşan yazıt, bilinen en eski İbranice metinlerden biridir. Kazı sürecinde iki işçi grubunun dağın iki tarafından çalışmaya başlayıp ortada buluşmaları, yazıtta ayrıntılı bir şekilde aktarılır. İşçilerin birbirlerinin seslerini duyarak yön bulmaları ve sonunda karşılaşmaları, metinde canlı bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu satırlar, günlük bir iş kaydı gibi görünse de, aslında antik çağın mühendislik becerilerini ve insan emeğini gelecek kuşaklara taşıyan değerli bir tanıklık olarak kabul ediliyor.
 

Yazıtın keşfi Osmanlı dönemine rastladığı için eser kısa süre içinde Kudüs’ten İstanbul’a taşındı. Günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin en değerli parçalarından biri olarak sergilenen Şiloah Yazıtı, ziyaretçilerine Kudüs’ün 2.700 yıl öncesine ait eşsiz bir hikâye sunuyor. Onun Kudüs yerine İstanbul’da bulunması zaman zaman tartışmalara yol açsa da, müze yetkilileri eserin korunma koşullarının en üst düzeyde olduğunu vurguluyor. Böylece yazıt, hem akademik dünyaya hem de meraklı ziyaretçilere güvenli bir ortamda ulaşabiliyor.

 

Şiloah Yazıtı, yalnızca bir arkeolojik buluntu değil, aynı zamanda farklı bilim dallarını bir araya getiren bir kaynak niteliğinde. Tarihçiler için Kudüs’ün kuşatma dönemlerindeki hazırlıklarını belgeleyen somut bir kanıt olan yazıt, arkeologlar açısından antik mühendislik tekniklerinin ne denli gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Dilbilimciler için ise yazıt, İbranice’nin en eski örneklerinden biri olarak dilin evrimine ışık tutuyor. Dinler tarihi alanında çalışan araştırmacılar da bu metni, kutsal kitaplarda geçen Kudüs yaşamını destekleyen önemli bir belge olarak değerlendiriyor.

Bugün İstanbul’u ziyaret edenler, Arkeoloji Müzesi’nde bu tarihi belgeyi yakından görme imkânına sahip oluyor. Ziyaretçiler, yazıtın karşısında durduklarında 2.700 yıl öncesine ait bir hikâyeyle yüzleşiyor. Kudüs’teki Siloah Tüneli ise hâlâ turistlerin ilgisini çeken bir nokta olarak varlığını sürdürmektedir. Tünelden geçen ziyaretçiler, yazıtın bir kopyasını görerek tarihle doğrudan temas etme fırsatı buluyor. Böylece hem İstanbul hem de Kudüs, bu yazıt sayesinde tarih meraklılarının uğrak noktaları arasında yer alıyor.