Samsun’un tarihî dokusunun en yoğun hissedildiği yerlerden biri olan Subaşı Meydanı, kentin hem ticari hem de dini yaşamının kalbidir. Liman kenti kimliğiyle ön plana çıkan Samsun’da bu meydan, yüzyıllar boyunca tüccarların, denizcilerin ve seyyahların buluşma noktası olmuştur. Bu bölgenin kaderini değiştiren ilk yapı ise 15. yüzyılın başlarında inşa edilen Sa’di Bey Mescidi olmuştur. Tarihi kaynaklara göre Sa’di Bey Mescidi, 1420 yılı civarında inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde Anadolu’da şehirleşme süreci hızlanırken, Samsun’un Subaşı bölgesi de bu dönemde önemli bir ticaret durağı haline gelmiştir. Mescit, adını banisi olan Sa’di Bey’den alır. Ancak Sa’di Bey’in kimliği, hakkında yazılı belge bulunmadığı için tam olarak bilinmemektedir. Bazı tarihçiler onun bölgenin ileri gelenlerinden biri, hatta Samsun kadılığı görevinde bulunmuş bir devlet görevlisi olabileceğini belirtmektedir.
Küçük bir ibadet mekânı olarak tasarlanan mescit, kare planlı yapısı ve ahşap tavanlı sade mimarisiyle dönemin karakteristik izlerini taşımaktaydı. Çevresinde sebiller, hanlar ve küçük dükkânlar bulunuyordu. Subaşı, o dönem için Samsun’un “çarşısı” sayılıyor; mescit de bu canlı ticaretin merkezinde ruhani bir soluklanma alanı olarak kabul ediliyordu.
Cumhuriyet’in ilanından sonra şehir planlaması modernleşmeye başladı. 1932 yılına gelindiğinde, eski yapılar arasında yer alan Sa’di Bey Mescidi’nin fiziki durumu oldukça yıpranmıştı. Kent merkezinde yeni düzenlemeler yapılırken, mescit yıkıldı ve yerine uzun yıllar açık pazar olarak kullanılan bir meydan oluşturuldu. Samsun’un ticari hayatı hızla büyüyordu. 1940’lı yıllarda aynı bölgeye yeraltı çarşısı projesi planlandı. Zamanla artan yoğunluk nedeniyle, bu çarşının içinde yeni bir ibadet alanı oluşturulması fikri gündeme geldi. Böylece, Subaşı Yeraltı Camii’nin temelleri atıldı.
Samsun Belediyesi’nin 1979 yılında başlattığı çalışma kapsamında yeraltı çarşısı tamamlanırken, ibadethane kısmı için de özel bir tasarım geliştirildi. Caminin mimarı olarak Embiya Sancak adı geçmektedir. 1980’in başlarında inşaatı tamamlanan cami, modern yapısına rağmen Osmanlı dönemine saygı niteliği taşıyan unsurlar barındırıyordu.Klasik kubbe yerine kabuk formda bir tavan yapısıyla dikkat çeken cami, kent merkezinin en yoğun bölgesinde sessiz bir ibadet alanı oluşturmuştu. 1985 yılında dönemin Belediye Başkanı Kemal Vehbi Gül tarafından ibadete açılan cami, kısa sürede Samsunluların günlük yaşamında özel bir yer edindi.
Subaşı Yeraltı Camii, Samsun’da eşi benzeri olmayan bir yapıydı. Şehrin karmaşasından izole, tamamen yer altında inşa edilmesiyle dikkat çekiyordu. Gün ışığı yalnızca girişteki cam kubbeden süzülüyor, içeride hafif bir loşluk hâkim oluyordu. Bu özelliği, camiye mistik bir hava kazandırmıştı. Kare planlı ibadet alanı sade tutulmuş, duvarlarda süsleme tercih edilmemişti. Minberi ve mihrap kısmı sade mermerden yapılmış, zemin halıları esnafın bağışlarıyla döşenmişti. Cami, 1980’lerden itibaren özellikle Subaşı esnafının ibadet merkezi haline geldi.
Zamanla yeraltı çarşısı eski cazibesini yitirdi. 2021 yılında Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan Subaşı Meydanı ve Otopark Projesi kapsamında yeraltı camii ve çarşısı tamamen yıkıldı. Bu kararla birlikte, yaklaşık 40 yıl boyunca Samsun halkına hizmet veren Subaşı Yeraltı Camii tarihe karıştı. Yıkım süreci, Samsun kamuoyunda tartışmalara da yol açtı. Kent belleğinde önemli bir yere sahip olan caminin ortadan kalkması, pek çok Samsunluda nostaljik bir boşluk yarattı. Belediye ise bu bölgeyi yeniden düzenleyerek açık bir meydan haline getirdi. Ancak, caminin bulunduğu nokta hâlâ birçok kişi tarafından “Subaşı Camii” olarak anılmaya devam ediyor.
Subaşı isminin kökeni
Samsun’un tarihî meydanlarından biri olan Subaşı’nın adı, yüzyıllardır şehir belleğinde yaşamaktadır. Ancak bu ismin tam olarak ne zaman ve hangi nedenle verildiği kesin olarak bilinmemektedir. Tarihçiler ve kent araştırmacıları, “Subaşı” adının kökenine dair iki güçlü olasılığı öne sürmektedir. Birinci görüşe göre, “Subaşı” kelimesi Osmanlı döneminde askerî ve idarî bir unvan olarak kullanılıyordu. Şehirlerin asayişinden sorumlu yöneticilere “Subaşı” denilirdi.
Bu unvan, zamanla görev yapılan bölgelerde yer adı haline dönüşmüştür. Dolayısıyla Samsun’daki Subaşı Meydanı’nın da geçmişte böyle bir görevlendirme alanı olması mümkündür. Diğer bir yoruma göre ise “Subaşı” kelimesi coğrafi bir nitelik taşımaktadır. Türkçede “subaşı”, suyun kaynağının veya başlangıç noktasının bulunduğu yer anlamına gelir. Subaşı Meydanı’nın altından geçen eski su yolları ve çeşmeler düşünüldüğünde, bu isimlendirme halkın dilinde doğal biçimde oluşmuş olabilir. Meydanın merkezinde yer alan Hamidiye Çeşmesi de bu varsayımı destekler niteliktedir. II. Abdülhamid döneminde inşa edilen bu çeşme, hem meydanın suyla olan tarihî bağını hem de “subaşı” ifadesinin halk arasında benimsenmesini sağlamıştır. Bugün “Subaşı” adı, Samsun’un şehir belleğinde yalnızca bir mahalle veya meydanı değil, aynı zamanda yüzyıllardır süregelen bir tarihî sürekliliği temsil etmektedir.