Karadeniz iklim kuşağında yer alan Samsun’da, böğürtlen ve kuşburnunun kimi ilçelerde doğal olarak görüldüğüne, küçük ölçekli üretim denemeleri ve kırsal projelerde değerlendirildiğine dair bilgiler son yıllarda daha sık dile getiriliyor. Bölgedeki mikroklima ve toprak yapısı, uygun koşullar sağlandığında bu türlerin ekonomik ürüne dönüşebildiğine işaret ediyor.

Hangi ilçelerde rastlanıyor?

Geçmiş yıllardaki yerel duyurulara göre, böğürtlen için Atakum, 19 Mayıs (Nebiyan çevresi), Bafra ovasının uygun kesimleri ve Kavak’ın nemli vadileri öne çıkıyor. Özellikle kıyı şeridinin hemen gerisindeki humusça zengin, iyi drene olan parsellerde, aile işletmelerinin kurduğu küçük bahçelere dair örnekler bulunuyor.Kuşburnu açısından ise Alaçam, Vezirköprü, Ladik, Havza ve Salıpazarı’nın daha serin ve yüksek rakımlı mahallelerinde doğal populasyonlara ve fidan dağıtımı gibi destekleyici girişimlere değiniliyor. Dağ yamaçlarında kendiliğinden gelişen çalılardan yapılan toplamaların kırsal ekonomiye tamamlayıcı katkı sunduğu ifade ediliyor.
 

Bölge tecrübesine göre böğürtlen için temmuz ortası–eylül başı aralığı, meyvenin renk ve aroma açısından en iyi olduğu dönem olarak anılıyor. Sıcak ve kurak dalgaların erken geldiği yıllarda bu aralık öne, serin giden yazlarda ise bir miktar geriye kayabiliyor. Taze tüketim kadar, reçel, dondurulmuş ürün, şurup ve sirke gibi işlemler de tercih ediliyor. Kuşburnunda eylül–ekim ayları yaygın toplama dönemi olarak belirtiliyor. Kimi üreticiler, meyvenin tam kızardığı ve etli kısım yoğunlaştığı evreyi beklemeyi öneriyor. Toplanan meyve; marmelat, çaylık kurutma ve pekmez gibi ürünlere dönüştürülerek kış aylarında tüketiliyor.

Yetiştirme koşulları ve önerilen uygulamalar

Böğürtlen için saha paylaşımları ve genel üretim kılavuzlarında; iyi drene olan, organik maddece zengin, hafif asidik (yaklaşık pH 5,5–6,5) toprakların daha elverişli görüldüğü, taban suyu yüksek ve ağır killi zeminlerde verimin düştüğünün rapor edildiği ifade ediliyor. Fidan tesisinin çoğu durumda ilkbaharda yapıldığı, tam verimin ise 3. yıldan itibaren beklendiği aktarılıyor. Yaz aylarında yüzeysel ve sık sulama yerine, kök bölgesine kontrollü su verilmesi; ayrıca dikenli/dikensiz çeşitlere göre basit tellli terbiye ve budama uygulamalarının tercih edildiği belirtiliyor.Kuşburnu, literatürde soğuğa ve yoksul topraklara nispeten dayanıklı bir tür olarak anılıyor. Bu nedenle kırsal alanlarda fidan tesisinin kasım–mart döneminde yapılabildiği, çalılar arasında 1,5–2 metre gibi mesafelerin önerildiği görülüyor. Yabancı otla mücadele, genç sürgünlerin korunması ve düzenli budama verim için önemli başlıklar arasında sayılıyor.
 

Böğürtlen ve kuşburnunun faydaları neler?

Her iki meyve de yüksek antioksidan içeriğiyle sağlık açısından önemli kabul ediliyor. Böğürtlen, A, C ve E vitaminleri ile magnezyum ve potasyum açısından zengin. Bağışıklık sistemini destekleyici, cilt sağlığını güçlendirici ve hücre yenilenmesini destekleyici etkileriyle öne çıkıyor. Kuşburnu ise doğadaki en yüksek C vitamini kaynaklarından biri olarak biliniyor. Soğuk algınlığına karşı koruyucu, eklem ve kas ağrılarına karşı yatıştırıcı etkiler gösteriyor. Ayrıca lifli yapısı sayesinde sindirim sistemine katkı sağlıyor. Her iki meyvenin de düzenli tüketimi, genel sağlık açısından faydalı görülüyor.

 

Evde kuşburnu reçeli tarifi

Evde kuşburnu reçeli hazırlamak için öncelikle tam olgunlaşmış, kırmızı renge dönmüş kuşburnular tercih ediliyor. Meyvelerin sap ve uç kısımları kesildikten sonra bol suda birkaç kez yıkanarak temizleniyor.Ardından tencereye alınan kuşburnuların üzerine su ekleniyor ve yaklaşık 30–40 dakika kadar orta ateşte haşlanıyor. Haşlanan meyveler, kabuk ve çekirdeklerinden ayrılması için süzgeçten geçirilerek eziliyor.Elde edilen püre kıvamlı posa, yeniden tencereye alınarak üzerine eşit oranda toz şeker (örneğin 1 kg kuşburnuya 1 kg şeker) ve dört su bardağı su ilave ediliyor. Karışım, kıvam alana kadar karıştırılarak kaynatılıyor. Reçel yoğunlaşmaya başladığında yarım limonun suyu ekleniyor ve beş–on dakika daha kaynatıldıktan sonra ocaktan indiriliyor. Sıcakken cam kavanozlara doldurulan reçellerin kapakları sıkıca kapatılıyor ve ters çevrilerek soğumaya bırakılıyor. Bu yöntem, reçelin uzun süre dayanmasını sağlıyor.

 

Kuşburnu reçelinin saklama süreçleri

Kuşburnu reçelinin uzun süre bozulmadan dayanabilmesi için hazırlık ve saklama aşamasında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. Yöredeki üreticiler, reçelin raf ömrünü uzatmak için meyve oranını yüksek tuttuklarını, şeker miktarını ise meyvenin olgunluk derecesine göre ayarladıklarını belirtiyor.Hazırlanan reçel, ocaktan alındıktan sonra henüz sıcakken sterilize edilmiş cam kavanozlara dolduruluyor. Kapakları sıkıca kapatılan kavanozlar kısa bir süre ters çevrilerek vakumlanıyor. Soğuduktan sonra doğrudan güneş ışığı almayan, serin ve kuru bir ortamda saklanması tavsiye ediliyor. Bu şekilde hazırlanan kuşburnu reçelleri, açılmadığı sürece yaklaşık bir yıl boyunca tazeliğini koruyabiliyor. Kavanoz açıldıktan sonra ise, reçelin yüzeyinde nem oluşmaması için buzdolabında muhafaza edilmesi öneriliyor. Ev yapımı reçellerde katkı maddesi bulunmadığından, hava ile temas ettikçe bozulma riski artabiliyor. Bu nedenle, küçük kavanozlara bölünerek saklamak hem israfı önlüyor hem de ürünün lezzetini koruyor. Samsun’un kırsal bölgelerinde bazı üreticiler, geleneksel yöntemleri sürdürerek reçelleri doğal serin taş odalarda ya da toprak altı serinliklerinde muhafaza ediyor. Bu yöntem, yüzyıllardır kullanılan en doğal saklama biçimlerinden biri olarak görülüyor. Hem geleneksel hem modern koşullarda doğru saklandığında, kuşburnu reçeli kış aylarında sofralara doğadan gelen bir lezzet olarak ulaşmayı sürdürüyor.