Sinop’un merkezinde yer alan Balatlar Kilisesi, 4. yüzyıldan günümüze uzanan katmanlı tarihiyle Karadeniz’in en eski ibadet yapılarından biri olarak dikkat çekiyor.
Bugünkü Sinop’un Kabalaklı Mahallesi’nde yer alan Balatlar Kilisesi, Anadolu’da Hristiyanlığın henüz yeni yayılmaya başladığı MS 4. yüzyıl civarında inşa edilmiştir. Yapı, ilk olarak bir Roma hamamı veya villa kompleksi olarak tasarlanmıştır. Bu dönem, İmparator I. Konstantin’in Hristiyanlığı serbest bıraktığı yıllara denk gelir. Yani Balatlar’ın hikâyesi, imparatorluğun çok tanrılı dinlerden tek tanrılı inanca geçtiği tarihsel dönüşümün tam ortasında başlar. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan ısıtma kanalları (hypocaust sistemi), bu yapının başlangıçta hamam olarak kullanıldığına işaret eder. Ancak kısa süre sonra yapı, Hristiyan cemaatin artmasıyla bir ibadet merkezine, ardından bir bazilika planlı kiliseye dönüştürülmüştür.
Balatlar, Bizans döneminde Pontus Eyaleti’nin en önemli dini merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Arkeolojik veriler, 6. yüzyılın başlarında yapının büyük ölçüde yenilendiğini, kuzey ve güney yönlerine ek yapılar ve apsisler eklendiğini gösterir. Bu dönemde kilisenin adı, bazı Bizans kayıtlarında “Azize Thekla Manastırı” olarak geçmektedir. Thekla, Hristiyanlığın ilk kadın azizlerinden biridir ve Anadolu’nun farklı bölgelerinde onun adına inşa edilmiş kutsal yapılar bulunmaktadır. Sinop’taki bu yapının da Thekla kültüyle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Kazılarda bulunan yazı kalemleri, mürekkep kapları ve küçük hücre odaları, buranın yalnızca bir kilise değil, aynı zamanda bir manastır kompleksi olduğunu kanıtlamıştır. Bu bulgular, burada rahiplerin yaşadığı, dua ettiği ve el yazması metinler çoğalttığına dair ipuçları sunar.
Haçlı seferleri ve Komnenos etkisi
11. yüzyıl sonlarına doğru, Bizans’ın Karadeniz üzerindeki hâkimiyeti sarsılmaya başladığında Sinop da stratejik bir liman konumuna geldi. Bu dönemde Bizans’ın Komnenos Hanedanı, bölgeyi güçlendirmek için yeniden yapı faaliyetlerine girişti. Balatlar Kilisesi’nin kuzey duvarında bulunan bazı yeni tuğla örgü teknikleri ve koyu kırmızı renkli fresk kalıntıları, Komnenos dönemine ait onarımların izlerini taşır. Bu dönemde yapının çevresine savunma amaçlı ek duvarlar ve sarnıçlar yapılmıştır. Bu da Balatlar’ın, hem bir ibadet yeri hem de tehlike anında sığınılacak güvenli bir alan olarak kullanıldığını gösterir.
Sinop 1214 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından fethedildiğinde Balatlar, artık Hristiyan topluluğun sayıca azaldığı bir döneme girmişti. Buna rağmen yapı tamamen terk edilmedi. Selçuklu döneminde kısmen depo işlevi gören kilise, 15. yüzyıldan sonra Osmanlı idaresinde farklı amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı arşivlerinde “Balatlar Harabeleri” olarak geçen alanın 16. yüzyılda askeri malzeme deposu olarak kullanıldığı kaydedilmiştir. Bununla birlikte, çevresindeki manastır odalarının bir kısmı, yerel halk tarafından ambar ve barınak haline getirilmiştir. Bu da yapının, her dönemde Sinop’un yaşam alanıyla iç içe kaldığını göstermektedir.
19. yüzyıldan Cumhuriyet’e
19.yüzyılda Batılı gezginler ve seyyahlar Karadeniz kıyılarını gezerken Balatlar kalıntılarından da söz etmiştir. Fransız seyyah Charles Texier, 1864’te yayımlanan “Asie Mineure” adlı eserinde Balatlar Kilisesi’nin duvarlarındaki fresklerden ve mozaik parçalarından hayranlıkla bahseder. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1940’lı yıllarda yapı ilk kez bilimsel olarak belgelenmiş, 1950’lerde Kültür Bakanlığı tarafından “korunması gereken kültür varlığı” listesine alınmıştır. Ancak uzun yıllar boyunca koruma altına alınmadan, yalnızca halk arasında “Eski Kilise” olarak anılmıştır.
Balatlar Kilisesi’nin gerçek önemini ortaya çıkaran asıl dönem, 2009 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gülgün Köroğlu başkanlığında başlayan kazılarla olmuştur. Kazılar sırasında yaklaşık 200 mezar, binlerce seramik parçası, altın süs eşyaları ve üzerinde haç motifleri bulunan mozaikler gün yüzüne çıkarılmıştır. En dikkat çekici buluntu ise, içinde kutsal emanet kalıntısı olduğu düşünülen bir taş lahit olmuştur. Bu bulgular, yapının erken Hristiyanlık döneminde bölgesel bir hac merkezi olabileceğini göstermektedir. Kazılarda bulunan bazı yazıtların Yunanca ve Latince olması da Sinop’un o dönemde çok kültürlü bir liman kenti olduğuna işaret eder.
Kazı alanında koruma altına alınan duvar fresklerinde İsa’nın göğe yükselişi, Meryem Ana figürleri ve melek tasvirleri yer alır. Bu freskler, Bizans sanatında “ikonoklazm sonrası” döneme tarihlenmektedir. Yani 9. yüzyılın sonlarında, ikonaların yeniden kabul gördüğü bir dönemde yapılmışlardır. Fresklerde kullanılan doğal pigmentler, Sinop çevresinde çıkarılan taş ve toprak boyalarla elde edilmiştir. Bu da bölgedeki yerel sanat geleneğini belgeleyen değerli bir unsurdur.
Günümüzde Balatlar Kilisesi, Sinop Arkeoloji Müzesi denetiminde koruma altındadır. Ziyaretçilere açık olan alan, adeta açık hava müzesi niteliğindedir. Kazılarda çıkan bazı eserler Sinop Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte, mozaikler ise koruma camları altında yerinde görülebilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020’de başlattığı proje ile Balatlar kazı alanının üstünü örten koruma çatısı tamamlamış ve alanın ziyaret güvenliği artırılmıştır. Ayrıca Balatlar Kilisesi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması planlanan yapılar arasında yer almaktadır.