Son dönemde artan popüler diyet trendleri, sağlıklı yaşam arayışında olan birçok kişinin gündeminde. Gazete Arena ekibi olarak Diyetisyen Beyza Nur Gündüz’e, yapılan diyetlerin sağlığa etkilerini sorduk. Gündüz, ketojenik ve aralıklı oruç gibi diyet türlerinden sosyal medyanın beslenme alışkanlıkları üzerindeki etkilerine, en sık yapılan beslenme hatalarından sürdürülebilir diyet önerilerine kadar pek çok soruyu yanıtladı.
Son dönemde en sık başvurulan diyet türleri nelerdir?
Son dönemlerde en sık başvurulan diyetler hepimizin de duyduğu üzere glutensiz beslenme, vegan ve vejetaryen beslenme, yine ketojenik beslenme, aralıklı oruç, yapılan bazı detoks programları, sıvı detokslar ya da protein detoksları gibi farklı detoks türleri etrafta dolanmakta.

Popüler diyetlerin bu kadar yaygınlaşmasını neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle tabii ki insanlardaki, özellikle kadınlardaki beden algısı bozukluğuna bağlıyorum. Herkeste “zayıflık güzelliktir, zayıflık sağlıktır” ifadesinden kaynaklı olarak, kendilerine uygun olup olmadıklarını bilmedikleri diyetlere başvuruyorlar. Ek olarak sosyal medyada her bilgiye ulaşabiliyoruz, bunları çevremizle, ailemizle paylaşıyoruz fakat bize ne kadar uygun, ne kadar değil bilmiyoruz. Dediğim gibi popüler diyetlerin yaygınlaşmasında en çok “güzel olma” ve “zayıf olma” kavramı yatıyor diyebilirim.

Ketojenik diyet ya da intermittent fasting nedir? Bunların bilinçsiz uygulanması ne gibi riskler doğuruyor?
Ketojenik diyet, sağlıklı yağ gruplarına ağırlık veren bir diyettir. Karbonhidrat çok düşük seviyededir, protein tam kararındadır, yağ miktarı ise olması gerekenden fazladır. Biz bu diyeti nörolojik hastalıklarda kullanırız, herkese uygun değildir. Bilinçsiz yapılan ketojenik diyet böbrekleri ve karaciğeri yorar, bazı vitamin ve mineral eksiklikleri meydana getirir, bağırsak problemlerine yol açabilir. Uzman görüşü almadan yapılmaz. Diyetin temel hedefi vücudu ketosize sokmak ve enerjiyi glikojenlerden değil, vücuttaki yağ hücrelerinden sağlamaktır.
İntermittent fasting, aralıklı oruç demektir. Kişiyi belirli saatlerde besler, belirli saatlerde oruca sokar. En sık kullanılanı 16:8’dir; kişiyi 16 saat aç bırakır ve 8 saat içinde beslenmesini hedefler. Kilo vermede olumlu sonuçlar getirebilir ama herkes için uygun değildir. Büyüme çağındaki çocuklar, hamileler, kronik rahatsızlığı olanlar, emziren anneler ve kan şekeri dengesizliği yaşayanlar için uygun olmaz. Günlük alınması gereken makro (karbonhidrat, protein, yağ, lif) ve mikro (vitamin, mineral) besin ögeleri 8 saat içinde alınmalı, 16 saatlik oruç sürecinde ise kalorisiz içecekler (sade maden suyu, su, sade kahve, çay) tüketilebilir.
Sosyal medyanın bu diyetlerin yayılmasındaki rolü nedir?
Oldukça yüksek çünkü artık herkesin elinde sosyal medya var, her yerde telefon var. Tek tıkla doğru-yanlış birçok bilgiye ulaşabiliyoruz. Pazarlama stratejilerinde “10 günde 5 kilo verin, 5 günde 5 kilo verin” gibi sloganlara düşmememiz gerekir. Kilo vermek önemli fakat kilo vermek uğruna sağlığımızı kaybetmemeliyiz. Sosyal medyada, internette ya da çevrenizde duyduğunuz herhangi bir diyet sisteminin size uygun olup olmadığını mutlaka bir uzman görüşüyle belirlemek daha mantıklıdır.

Bu diyetlerin bilimsel dayanağı yeterli mi?
Tabii ki yapılan araştırmalar, makaleler, testler var fakat hiçbir zaman %100 doğrudur, uygundur ibaresini kullanamayız. Bazı rahatsızlıklarda kullanılan diyetlerin pozitif etki yaptığını gözlemliyoruz. Örneğin, glutensiz diyette kişinin herhangi bir alerjisi veya intoleransı yoksa glutensiz beslenmesinin bir anlamı yoktur. Uzun süre glutensiz beslenirseniz, bağırsaklarınızdaki gluteni sindirebilen hücreler bu işlevi unutabilir. Daha sonra glutenli bir besin tükettiğinizde vücutta şaşırma olur ve daha büyük problemler yaşanabilir.
Zayıflatıyor ama sağlığa zararlı ifadesine katılıyor musunuz?
Genel konuşamayız. Örneğin, laktoz intoleransım varsa laktozsuz ve glutensiz diyet bana iyi gelir ama bu intoleranslara sahip olmayan biri için iyi gelmeyebilir. Popüler diyetlerin içeriğinde bazı besinleri sınırlandırmak ve bazılarını eklemek vardır. Sınırlanan besinlerden alınması gereken vitamin ve mineraller eksik kalırsa vücutta sorunlar oluşur. Doğru diyet, doğru kişiye uygulandığında faydalıdır.

Size gelen danışanlarda en sık karşılaştığınız yanlışlar neler?
Danışanlarımda en sık karşılaştığım problemlerden biri, kilo vermek adına yemek yememek. Bazen programı hazırlıyoruz ve danışanlarımdan en çok aldığım geri dönüşler şu şekilde oluyor: “Hocam, ben bu kadar şeyi yersem kilo alırım. Ben normalde bu kadar yemiyorum ki. Bunun yarısı kadar yiyorum, yine de kilo veremiyorum. Siz bana kilo mu aldıracaksınız?”
Öncelikle vücudu bir araba gibi düşünelim. Arabaya biz gaz verdikçe araba çalışır; benzini olmadan ise çalışmaz. Vücudumuz da aynı şekilde… Siz vücudunuzu az kaloriye alıştırdığınızda, daha yavaş hareket eder. Çünkü şunu “bilir”: Zaten az geliyor, bu enerjiyi tutmam gerek; bana lazım olabilir. Bu yüzden vücudun işleyişine uygun kaloriyi aldığınızda, “Tamam, herhangi bir kıtlık yok, besin geliyor ve gelmeye devam edecek” diyerek metabolizmayı daha hızlı çalışmaya yönlendirir.
Bir diğer önemli eksiklik ise su tüketimidir. Su tüketimi oldukça elzemdir ve yeterli miktarda olmalıdır. Ayrıca, konumuzun başlığı gibi, “Hocam, 3 kilo verdim ama bırakınca 8 kilo aldım” şeklinde, maalesef üzücü söylemler de duyuyoruz.
Sağlıklı beslenmek isteyen bir kişi için uzman görüşü almak çok önemlidir.
Popüler diyetleri uygulamak isteyen birine ne önerirsiniz?
Kendisine uygun olup olmadığına karar vermeli, neden bu diyeti yapmak istediğini kendine sormalı. Önce, “Çok popüler olduğu için mi, herkes yaptığı için mi, yoksa okulda ya da iş yerindeki bir arkadaşı yaptığı ve kilo verebildiği için mi?” bunu sorgulamalı. Ardından, kişiye ne kadar uygun, ne kadar değil; bu belirlenmeli. Zaten sağlıklı bir beslenme programında her şey dengeli olduğu için bu yolu tercih etmek daha sağlıklı olacaktır. Sağlık problemi sebebiyle bir diyete geçilecekse, burada tabii ki yine bir uzmanla birlikte doğru programa geçilebilir.

Sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme düzeni nasıl olmalı?
Ben hep şunu söylerim, bugünkü köşe yazımızda da belirttim: Siz programa değil, program size uymalı ki bu düzen sürdürülebilir olsun. Size uygun olmayan bir programla 1 ay ilerleyebilecekken, size uygun olan bir programla belki bir ömür sağlıklı beslenme düzenini yakalayabilirsiniz; hem de zorlanmadan. Bir de şunu söylüyoruz ki bazen şöyle söylemler alıyoruz: “Hocam, bu diyeti benim kız kardeşim de uygulasa kilo verebilir mi?” Tarzında sorulara ise “Evet” diyemiyoruz. Metabolizma parmak izi gibidir, herkesinki farklıdır. Kimisi daha yavaş sindirir, herhangi bir sindirim organı yavaş çalışır; kimisi daha hızlı çalışır, kimisinde farklı bir organ daha hızlı ya da yavaş çalışır, vesaire. Beslenme programı kişiye özgüdür, kişiye özgü olmalıdır. Bir başkası için yazılmış diyet programına uymamalıyız ve popüler diyetleri sırf popüler diye uygulamamalıyız.
Bu röportajı okuyan bir kişiye tek cümleyle ne önerirsiniz?
“Metabolizma tıpkı parmak izi gibidir, beslenme kişiye özgü olmalıdır.”





