Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Londra’da Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD) tarafından düzenlenen İngiltere Halk Buluşması’nda küresel ve Türkiye ekonomisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Şimşek, dünyanın büyük belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, korumacılık eğilimlerinin arttığını söyledi. ABD, AB ve Japonya gibi ülkelerde imalat sanayisinde zemin kaybı yaşandığını aktaran Şimşek, Türkiye’nin nispeten bu kırılmalara dayanıklı olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE İÇİN FIRSAT PENCERESİ: HUZUR VE REFA
Şimşek, Türkiye’nin bölgesel istikrar ve entegrasyonla avantaj kazanacağını belirtti. “Bölgemizde istikrar, huzur ve refah artışı olursa en çok kazanan ülke Türkiye olacaktır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Türkiye’nin savunma harcamalarının 2030’lu yıllarda 6 trilyon doları aşacağını ve ülkenin hazırlıklı olması halinde kötümser bir tablo olmadığını aktardı.
Türkiye’nin doğal gaz ve petrol ithalatına son 24 yılda bir trilyon dolar ödediğini hatırlatan Şimşek, toplam borcun 550 milyar doların altında olduğunu söyledi. Bu bağlamda yenilenebilir enerjiye geçişin hızlandığını ve yeşil dönüşümün ekonomik büyümeye katkı sağlayacağını vurguladı.
ENFLASYON HEDEFLERİ DEĞİŞTİ
Şimşek, fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneye düşürmek için makro istikrar ve reform programı uyguladıklarını belirtti. “Enflasyon birkaç yıl önceki yüzde 64 seviyelerinden geçen yıl yüzde 44’e geriledi. Bu yıl sonunda yüzde 31 civarına inecek. Gelecek yıl yüzde 20 ve altına, takip eden yıl ise tek haneye indirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Deprem bölgesine yapılan harcamaları ve sosyal konut projelerini anlatan Şimşek, bütçe disiplini sayesinde kamu harcamalarının azaltıldığını ve tasarruf alanının altyapı ve vatandaş hizmetlerine yönlendirileceğini belirtti. Türkiye’nin risk priminin 2023 ortasındaki 700 baz puandan 240 baz puanın altına düştüğünü aktardı.
REFORM YILI 2026
Şimşek, Türkiye’nin demokratik standartlarının yükselmesi ve hukukun güçlendirilmesi için 2026’yı reform yılı ilan ettiklerini söyledi. Yapısal reformlarla kazanımların kalıcı hale geleceğini vurguladı. Ayrıca Türkiye’nin Dünya Bankası tanımına göre yüksek gelir grubuna yükselmesinin beklendiğini belirtti.




