Anadolu’da yüzyıllardır kaynatılarak hazırlanan pekmez, yalnızca bir besin değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak görülmektedir. Sonbahar aylarında köylerde düzenlenen pekmez kaynatma günleri, geçmişte olduğu gibi bugün de birçok bölgede geleneksel bir ritüel şeklinde sürdürülmektedir. Bu mirasın en bilinen iki temsilcisi olan karadut ve keçiboynuzu pekmezi, günümüzde hem doğal enerji kaynağı hem de sağlıklı beslenmenin önemli parçaları arasında yer almaktadır. Uzmanlara göre, her iki pekmez türü de içerdiği vitamin ve minerallerle bağışıklığı destekleyici özellik göstermektedir. Ancak aralarındaki fark, hem besin bileşenlerinde hem de vücuda sağladıkları fayda alanlarında ortaya çıkmaktadır.

Karadut ağacı, Anadolu’nun kuzey ve iç kesimlerinde, özellikle Karadeniz ikliminde doğal olarak yetişmektedir. Yaz aylarında olgunlaşan karadut meyveleri, yüzyıllardır şifa niyetiyle toplanıp kaynatılarak pekmez haline getirilmektedir. Tarihi kaynaklarda, Osmanlı döneminde karadutun “kan yapıcı meyve” olarak anıldığı ve özellikle çocuk beslenmesinde tercih edildiği yer almaktadır.

Karadut pekmezi, içerdiği C vitamini, demir, potasyum, polifenol ve flavonoid bileşenleriyle dikkat çekmektedir. Uzmanlara göre bu bileşenler, vücudun bağışıklık direncini desteklemekte ve kansızlık (anemi) riskini azaltıcı etki göstermektedir.Ayrıca karadut pekmezi, içerdiği antioksidanlar sayesinde hücre yenilenmesine katkı sağlayabilmektedir.

Beslenme uzmanları, karadut pekmezinin özellikle çocuklar, hamileler ve mevsimsel yorgunluk yaşayan bireyler tarafından ölçülü miktarda tüketilmesini önermektedir. Geleneksel olarak boğaz enfeksiyonlarında da destekleyici olarak kullanılmıştır; günümüzde de ılık suyla karıştırılarak içilmesinin boğazı yumuşatıcı etki gösterebileceği belirtilmektedir.

Akdeniz ikliminin bereketli bitkilerinden biri olan keçiboynuzu (harnup), antik dönemlerden beri şifa amaçlı kullanılan bir besin kaynağıdır. Antik Roma ve Yunan kayıtlarında keçiboynuzunun balgam söktürücü ve sindirimi düzenleyici özelliklerinden söz edilmiştir. Günümüzde de keçiboynuzu pekmezi, yüksek mineral içeriğiyle öne çıkmaktadır.

Uzmanlara göre keçiboynuzu pekmezi, içerdiği kalsiyum, magnezyum, potasyum, çinko, B vitaminleri ve doğal lif sayesinde hem kemik gelişimini desteklemekte hem de solunum yollarının temizlenmesine yardımcı olabilmektedir. Bazı bilimsel araştırmalar, keçiboynuzu özlerinin antioksidan ve akciğer destekleyici özellik taşıdığını göstermektedir.

Bu nedenle beslenme uzmanları, keçiboynuzu pekmezinin özellikle bronşit, öksürük ve mevsimsel solunum sorunları yaşayan kişilerde tamamlayıcı destek olarak tercih edilebileceğini, ancak tıbbi tedavinin yerini alamayacağını vurgulamaktadır.

Her iki pekmez türü de geçmişten günümüze neredeyse aynı yöntemlerle üretilmektedir. Karadut pekmezi yapımında olgun meyveler yıkanarak geniş kazanlarda kaynatılır, yumuşayan dutlar süzülür ve elde edilen koyu renkli su tekrar kaynatılarak kıvam alması sağlanır. Bazı yörelerde bu aşamanın ardından, karadut suyu güneş altında birkaç gün bekletilerek yoğunlaştırılır.

Keçiboynuzu pekmezi üretiminde ise kırılmış harnuplar uzun süre kaynatılır, öz suyu süzülür ve ikinci kez kaynatılarak koyulaştırılır. Uzmanlar, geleneksel yöntemlerle üretilen katkısız pekmezlerin, besin değerini daha iyi koruduğunu ve raf ömrünün doğal şeker oranı sayesinde uzun olduğunu belirtmektedir.

Karadut pekmezi, mor-siyah rengi ve hafif ekşimsi meyve tadıyla tanınır. Keçiboynuzu pekmezi ise daha yoğun kıvamlı, koyu kahverengi tonlarda ve karamel benzeri tat profiline sahiptir. Bu farklar, kullanılan meyvelerin doğal şeker yapısından, lif oranından ve kaynatma süresinden kaynaklanmaktadır. Uzmanlara göre karadut pekmezi, demir ve C vitamini bakımından öne çıkarken; keçiboynuzu pekmezi kalsiyum ve magnezyum açısından zengindir. Bu nedenle, her iki pekmezin birbirini tamamlayıcı özellikte olduğu vurgulanmaktadır.Besin analizlerine göre 100 gram karadut pekmezinde yaklaşık 10 mg demir, 25 mg C vitamini bulunmaktadır. Keçiboynuzu pekmezinde ise 100 gramda yaklaşık 300 mg kalsiyum yer almaktadır. Bu yönüyle karadut pekmezi kansızlık sorunu yaşayan bireyler için, keçiboynuzu pekmezi ise kemik erimesi riski taşıyanlar için destekleyici niteliktedir. Uzmanlar, her iki pekmezin de enerji ve mineral desteği sağladığını, ancak yüksek doğal şeker içeriği nedeniyle günde bir yemek kaşığını geçmemesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

Ne zaman ve nasıl tüketilmeli?

Beslenme uzmanlarına göre en uygun tüketim zamanı sabah kahvaltısı öncesidir. Bir yemek kaşığı pekmez, gün boyu enerji sağlar ve vücudun mineral dengesini destekler. Çocuklar için günde bir tatlı kaşığı yeterli kabul edilmektedir. Sütle karıştırılarak tüketilmesi, sindirim sistemini destekler ve besin emilimini artırır. Uzmanlar, pekmezlerin tedavi amacıyla değil, dengeli beslenmeyi destekleyici doğal ürünler olarak değerlendirilmesi gerektiğini özellikle vurgulamaktadır.