Bugün sizlerle üç farklı ve ilgi çekici fıkrayı paylaşmak istiyorum. Keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.

Nasreddin Hoca bir gün heybe almak için pazara gider. Beğendiği bir heybe için pazarcıyla pazarlık yapar ve 1 akçeye anlaşır. Tam ayrılacakken gözü daha güzel bir heybeye takılır:

– Muhterem, şu heybenin fiyatı nedir?
– 2 akçe hocam.
– Aldım gitti, der Hoca. Elindekini bırakıp yeni heybenin parasını ödediğini düşünerek yürümeye başlar. Bunun üzerine pazarcı seslenir:
– Hocam, bu heybe 2 akçe ama siz sadece 1 akçe verdiniz.
Hoca sinirlenir:
– Ey cahil adam! Sana önce 1 akçe verdim. Ardından da 1 akçelik heybeyi bıraktım. İkisi birlikte 2 akçe eder. Benden başka neyin parasını istiyorsun?


Bir baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görünce şaşırır. “Daha dönem bitmedi” diye düşünerek seslenir:
– Getir bakalım karneni!
– Al baba.
Karneye bakan adam beden eğitimi ve resim dışındaki tüm derslerin zayıf olduğunu görür ve öfkelenir:
– Ne istedin de yapmadık? Bilgisayar dedin aldık, İngilizce kursu dedin gönderdik, gitar dedin tamam dedik. Kız arkadaşına aldığın çiçeklerin bile hesabı yok. Bu notlar da ne böyle?
Oğlu sakin bir şekilde cevap verir:
– Baba, o karne benim değil ki… Senin eski kitaplarına bakarken, içlerinden birinin arasında senin karnelerinden birini buldum.


Temel fırına girer ve:
– Ula ordan bana 99 ekmek verun, parayı verecem, der.
Fırıncı şaşırıp sorar:
– Ula 100 alsan daha pratik olmaz mı?
Temel karşılık verir:
– O kadar ekmeği kim yesun daa…


Herkese bereketli, sağlıklı, huzurlu, başarılı ve gönlünce geçecek bir gün diliyorum.