Herkese Merhaba bugün göz ardı ettiğimiz bir beslenme unsurundan bahsetmek istiyorum. Modern yaşamın hızına kapıldıkça,hayatın yoğunluğunda kayboldukça sofralarımızda pratik ama besin değeri düşük yiyecekler çoğalıyor. midemizi doyuran ama bedenimizi asla doyurmayan besinler tüketiyoruz. Rafine gıdalar, hazır atıştırmalıklar ve hızlı yemek kültürü, bedenimizin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlardan birini sessizce hayatımızdan uzaklaştırıyor: Diyet lifi, yani posayı. Bağırsaklarımızı besleyen en öenmlii unsuru.
Oysa lif, beslenmenin en sessiz ama en etkili etkenlerinden biridir. Ne vitamin gibi adı duyulur, ne protein gibi sürekli dillerdedir. Ama sağlıklı bir metabolizmanın temel taşıdır. vücudun sindirimin yapıtaşıdır.
Sindirim Sisteminin En Güçlü Destekçisi olan lif, vücudumuz tarafından sindirilemeyen bir karbonhidrattır. Tam da bu özelliği sayesinde sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur. Bağırsak hareketlerini artırır, kabızlığı önler ve sindirim kanalını temizler.
Uzmanlar, yeterli lif tüketiminin hemoroid, divertikül hastalıkları ve bağırsak tembelliği gibi sorunların önüne geçtiğini belirtiyor. Bağırsak florasının dengelenmesi ise bağışıklığın güçlenmesine giden yolu açıyor. bu sayede de vücut daha rahat arınıyor
Lifli gıdalar, midede daha uzun süre kalarak tokluk hissini artırır. Yani lif, diyet yapanların en sadık dostudur. Daha az kaloriyle daha uzun süre tok kalmak, sağlıklı kilo vermenin anahtarıdır. Lifi eksik tükettiğinizde kilo veriminiz maalesef verimli olmayacaktır.
Ayrıca lif, karbonhidratların kana karışma hızını yavaşlattığı için kan şekeri dalgalanmalarını da azaltır. Bu nedenle diyabet riskinin düşürülmesi ve mevcut diyabetin kontrolünde kritik bir rol oynar. Diyabet düşmanı lif kaynakları bu konuda da ne kadar önemli olduklarını bizlere gösteriyor. Ayrıca yine lif tüketiminin kolesterol üzerinde olumlu etkileri olduğu artık bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Çözünür lifler, kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye yardımcı olurken, kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu bir kalkan oluşturur.Bugün pek çok kardiyolog, kalp riskini azaltmak için paketli ürünlerden uzak durmayı, sebze, meyve ve tam tahıllara yönelmeyi özellikle tavsiye ediyor.
pekii günlük ne kadar Lif tüketmeliyiz ? Uzmanlara göre yetişkin bir bireyin günlük lif ihtiyacı ortalama 25–30 gram. Ancak Türkiye’de yapılan araştırmalar, toplumun büyük kısmının bunun yarısına bile ulaşamadığını gösteriyor.
Peki bu ihtiyacı nasıl karşılarız?
Tam tahıllı ekmek, bulgur, yulaf ,Baklagiller (nohut, mercimek, kuru fasulye) , Taze sebze ve meyveler ,Kuruyemişler ve tohumlar gibi besinleri günlük öğünlere eklemek, lif dengesini sağlamak için yeterlidir. Sessiz kahramanı soframıza davet edelim ve beslenmemide yer verelim. Lifli beslenme, kısa vadede bağırsakları rahatlatırken uzun vadede kalp, metabolizma ve bağışıklık sağlığını destekleyen güçlü bir alışkanlıktır. Daha enerjik hissetmek, sindirim sistemini düzenlemek ve kronik hastalıklara karşı dayanıklı bir beden inşa etmek istiyorsak, lif tüketimini arttırmalıyız.
Sağlık, bazen küçük bir değişiklikle başlar. Bir öğüne eklenen bir avuç bakliyat, bir tabağa konan bir porsiyon salata ya da beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek tüketmek. İşte tüm farkı yaratanlar bunlardır. küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir. Adını çok sık duymadığımız ama önemi oldukça büyük olan bu besin ögesine daha kıymet verelim ve yarattığı farkı görün isterim. Sağlık ile kalın , hoşçakalın.