Size çok güzel bir hikâye anlatmak istiyorum…

Bir gün bir grup insan, bilgeliğiyle tanınan bir ermişten sormuş:
"Sevginin sözünü edenlerle, gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?"

Ermiş gülümseyerek:
“Bakın size göstereyim,” demiş.

Önce sevgiyi sadece dilden dile taşıyanları çağırmış ve onlara bir sofra hazırlamış. Herkes yerini alınca sıcak çorbalar gelmiş masaya. Ama ermiş, kaşıkların bir metre uzunluğunda olduğunu söylemiş ve eklemiş:
"Bu kaşıkları sadece ucundan tutarak yiyeceksiniz."

Denemişler ama başaramamışlar; kaşıklar uzun geldiği için çorbayı ağızlarına götürememişler. Aç ve hayal kırıklığıyla sofradan kalkmışlar.

Sonra ermiş, sevgiyi gerçekten yaşayanları çağırmış. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle parlayan insanlar masaya oturmuş. Her biri kaşığını çorbaya batırmış, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak onu doyurmuş. Sofradan hem mutlu hem de şükrederek kalkmışlar.

Ermiş şöyle demiş:
"Gerçek sofrada yalnızca kendini düşünen aç kalır. Kardeşini düşünen ise hem kendini hem başkasını doyurur. Hayatın gerçek kazancı, paylaşanların olur."

Hayatı paylaşmak, küçük veya büyük fark etmez, insanı hem mutlu hem de zenginleştirir.

Herkese sağlıklı, huzurlu ve bereketli bir gün dilerim.