Bazı sözler vardır, insan ömrü boyunca unutamaz.
Dedem, Nazif Türkoğlu… Babası Çanakkale’de şehit düşmüş, annesi acıya dayanamayıp peşinden gitmiş. Yetim, öksüz kalmış… Ama yılmamış.
Ayağında çarık, Arhavi’nin yokuşlarını aşarak okula gitmiş.
Devlet Demir Yolları’nda yıllarca Katar Şefi olarak çalışmış, oradan emekli olmuş.
Yol ve yolcu hikâyeleri bitmezdi.
Bir Ağustos günüydü…
Hava sıcaktı.
Ama o sıcağın içinde bile ruhumuza serin bir huzur yayılıyordu.
Dedemin anlattığı hikâyeler, yaşadıkları o küçük bahçeli evde daha bir anlamlı olurdu.
Bahçede hanımeli kokuları yayılırdı…
Dut ağacı, incir ağacı, kara lahanalar…
Biz Laz’ız, lahanasız bahçe olur mu?
O gün, dedem yine o taş merdivenin köşesine oturmuş, dalıp gitmişti.
Birden başını kaldırdı, uzaklara baktı…
Sonra ağır ağır konuştu: “Dünya çarkıfelek… Durdurabilene aşk olsun.”
Ben çocuk aklımla o sözün ne demek olduğunu pek anlayamamıştım.
Ama o an, hafızama kazındı.
Yıllar geçti…
Bugün, kendi içimdeki taş merdivende otururken, o söz yine yankılandı kulağımda: “Dünya çarkıfelek… Durdurabilene aşk olsun.”
Ve bugün anlıyorum ki;
Dünya hâlâ aynı dünya.
Çark hâlâ aynı çark.
Dönüyor da dönüyor…
Ne kimseye acıyor, ne de birini bekliyor.
İşte asıl mesele burada başlıyor.
Çünkü biz;
Aynı kaderi yaşayıp hâlâ akıllanmayan bir medeniyetiz.
Mesele, o çarkın döndüğünü görebilmekte…
Daha da önemlisi, bazen o çarkı durdurup bir an nefes alabilmekte.
Şimdi anlıyorum ki:
Dünya dönmeye devam edecek.
Ama insan, kendi içindeki çarkı durdurabildiği kadar özgür,
fark edebildiği kadar hakikate yakın.
Dedemin sözünün hakkını şimdi verebiliyorum: Dünya Çarkıfelek… Durdurabilene aşk olsun…
Çanakkale şehidimiz, büyük dedemiz Mustafa Türkoğlu’na…
Dedem Nazif Türkoğlu’na…
Ve canım babam Ali Türkoğlu’na…
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
[email protected] Telif Hakkı © 2025 Ayperi Türkoğlu. Tüm hakları saklıdır.