Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını hatırlarsınız.
Hani şu 1.500 sayfa boyunca
kim kimi sevdi, kim hangi cephede öldü,
bir türlü barışa geçemedikleri o dev roman.

İşte dünya hâlâ o romandan çıkamadı ,
Sayfa 742’deyiz.
Savaş hâlâ devam ediyor.
Barış hâlâ “diğer sayfada” bekliyor.

Bu aralar savaş, İran’a uğradı.
Yarın Yemen’de.
Cuma akşamı Ukrayna.
Hafta sonu sürpriz bir lokasyonda olabilir.
Yeter ki dünya liderlerinin canı sıkılsın.

Haritalar çiziliyor, pazarlıklar yapılıyor.
Tarihin her döneminde olduğu gibi.
Ama olan yine halka oluyor.
Yine çocuklar ölüyor.
Yine enkazdan sarı bir oyuncak ayı çıkıyor.
Ve biz,  5. sezona geçiyoruz.

Savaş dediğin artık sadece tankla yapılmıyor.
Göz kırpmayla yapılıyor.
Algı operasyonlarıyla yapılıyor.
“Masum değildi” başlıklı tweetlerle yapılıyor.

Tolstoy ne demişti?
“İnsanın içindeki savaşı anlatmak daha zordur.”
Eh, haklı adam.
Çünkü o iç savaş; 7/24 açık.
Vicdan izin vermez, ama ego hep ateş emri bekler.

Bugün barış hâlâ sus pus.
Çünkü barış “gürültüsüz çalışır”.
Ama savaş?
Bağırarak gelir.
Siren sesiyle, alkışlarla, reytinglerle…

Ve sonra biri çıkar, der ki:
“Savaş meşru değilse, cinayettir.”
Atatürk’tür bu.
Cümlesi kısa.
Etkisi büyük.
Google’a bile gerek yok, anlamı ortada.

Bu laf İran’da bir çocuğun kulağına fısıldanmalı.
Gazze’de, Kiev’de, İstanbul’da…
Çünkü savaşın dili değişse de
kurbanları hep aynı:
Masum. Sessiz. Sahipsiz.

Evet sevgili okur, televizyonda konuşan çok,
ama vicdanla konuşan az.
Ekranlarda savaş konuşuluyor.
Ama kimse barışa zapping yapamıyor.

O yüzden ne mi yapacağız?
Sadece üzülmeyeceğiz.
Sadece beğen butonuna basmayacağız.
Sadece story atmayacağız.

Biraz utanacağız.
Sonra ses çıkaracağız.
Sonra da Atatürk’ün cümlesini ezberleyip bağıracağız:

“Savaş meşru değilse, cinayettir!”

Ve evet…
Bu kadar.
Gerisi artık senin insanlığına kalmış.


✉️ [email protected]
Telif Hakkı © 2025 Ayperi Türkoğlu. Tüm hakları saklıdır.