
Ümit Özçelik'in kaleminden: Uyanışın ilk adımı..
Karadeniz’in dalgaları o sabah bir başka gürlüyordu. Gökyüzü griydi ama içlerinde bir kıvılcım vardı; umutla karışık bir heyecan... Mustafa Kemal Paşa, gözlerini ufka dikmiş, puslu sabah ışığında Samsun kıyılarını izliyordu. 16 Mayıs’ta İstanbul’dan ayrıldıkları Bandırma Vapuru, artık görevini tamamlamak üzereydi. Gemi ağır ağır limana yanaşırken, içeridekilerin kalpleri de bir o kadar hızlı çarpıyordu.
Mustafa Kemal’in elleri cebindeydi. Gözleri sakindi ama içinde fırtınalar kopuyordu. Anadolu işgal altındaydı, millet yorgun, ordular dağılmıştı. Ama o, bu karanlık günleri geride bırakmak için ilk adımı tam da burada, bu küçük Karadeniz şehrinde atacaktı.
Vapurdan ilk adımını attığında toprağın sertliğini değil, milletin umudunu hissetti ayaklarının altında. Bu, bir kurtuluşun başlangıcıydı. Belki yanında büyük bir ordu yoktu, belki karşısındaki düşman çok güçlüydü. Ama onun sahip olduğu şey, halkının inancıydı.
Samsun halkı şaşkın ama umut dolu gözlerle izliyordu bu genç komutanı. Henüz kimse bilmiyordu ki bu adam, yakında bir milletin kaderini değiştirecek, özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi haline gelecekti.
O gece, Samsun’un serinliğinde Mustafa Kemal bir deftere not düştü:
"Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır."
İşte böyle başladı kurtuluşun hikâyesi. 19 Mayıs 1919, sadece bir tarih değil, bir milletin yeniden doğduğu gündü. Ve bu doğuş, Samsun’un sakin kıyılarında, bir vapurun merdivenlerinden inen bir adamın yüreğinde filizlenmişti.
Samsun’a Giden Yol
16 Mayıs 1919 sabahı İstanbul'da sessiz bir veda yaşanıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Bandırma Vapuru'na binerken gözlerinde kararlılık, yüreğinde ise derin bir sorumluluk vardı. Millet perişandı, ülke işgal altındaydı. Ama o, bu karanlığı yırtacak bir ışığın peşindeydi.
Yolculuk boyunca Karadeniz hırçındı. Dalgalar, gökyüzündeki gri bulutlarla yarışıyor, sanki olup biteni hissediyor gibiydi. Vapurun güvertesinde Mustafa Kemal düşünceler içindeydi. Anadolu’nun dört bir yanına dağılmış halkı, zulme karşı nasıl bir araya getireceğini planlıyordu. Bu sadece bir yolculuk değil, bir direnişin ilk adımıydı.
Ve 19 Mayıs sabahı... Gemi Samsun Limanı’na yanaştığında, Mustafa Kemal Paşa güverteye çıktı. Rüzgar saçlarını hafifçe savuruyor, dalgaların sesi kıyıya çarpıyordu. Ayaklarını toprağa bastığı an, yalnızca bir subay olarak değil, bir milletin uyanışını başlatacak lider olarak tarihe geçeceğini bilmiyor değildi.
Samsun halkı, gelen bu heybetli adamı merakla izliyordu. Onun gelişiyle sokaklarda fısıltılar dolaşmaya başladı: “Bir umut geldi...”
O gece Mustafa Kemal, Samsun’da kaldığı Mıntıka Palas Oteli’nde defterine ilk notlarını yazdı. Planlar artık netleşmişti. Vatanı kurtaracak olan, padişahın fermanı değil, milletin azmi olacaktı. Bu kararlılıkla başlayacak ve tüm Anadolu’ya yayılacak bir mücadele doğuyordu.
O gün, 19 Mayıs 1919, sadece bir çıkış değil; bağımsızlık yolunda atılan ilk adımdı. Ve bu adım, Anadolu’nun her köşesine cesaret, birlik ve umut taşıyacaktı.