usd
39,3641
eur
45,6305
gbp
53,6309
gram-altin
4.291,91
ceyrek-altin
7.017,28
cumhuriyet-altini
29.151,00
btc-USD
107.971,07
btc-turk-lirasi
4.251.066
ethereum-USD
2.639,08
Ümit Özçelik'in kaleminden: 21 Mayıs 1864...

Ümit Özçelik'in kaleminden: 21 Mayıs 1864...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

21 Mayıs 1864, tarihin en acı olaylarından biri olan Çerkes Sürgünü’nün simgesel tarihidir. Bu gün, Çarlık Rusyası’nın Kafkasya'yı işgal sürecinin nihai aşamasında, Çerkes halkının anavatanları olan Kuzeybatı Kafkasya’dan zorla sürgün edilmesini temsil eder. Yüzbinlerce Çerkes, yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan koparıldı; Osmanlı topraklarına doğru yola çıkarıldılar—çoğu zaman yetersiz gemilerde, açlık ve hastalıkla boğuşarak.
Bu sürgün yalnızca bir yer değişimi değil, bir halkın kimliğine, kültürüne ve varlığına yönelik sistematik bir yok etme politikasıydı. Resmi olmayan tahminlere göre yaklaşık 1,5 milyon Çerkes sürgün edildi ve bu yolculuk sırasında 500 binden fazlası hayatını kaybetti. Karadeniz kıyılarında cesetler kıyıya vurdu; limanlar mezarlığa döndü.
Osmanlı topraklarına ulaşabilenler ise açlık, yoksulluk ve bilinmezlikle yüz yüze geldiler. Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu’ya dağıtıldılar. Her biri, kalplerinde anavatanlarının kokusunu, gözlerinde kaybettikleri sevdiklerinin hayalini taşıyarak yeni bir hayata tutunmaya çalıştı.
21 Mayıs, bugün sadece bir yas günü değil; aynı zamanda direnişin, hafızanın ve kimliğin korunması için verilen mücadelenin de günüdür. Çerkes halkı, asimilasyona karşı kültürlerini, dillerini ve tarihlerini yaşatmak için direniyor. Bu gün, sürgün edilen ataların hatırasını yaşatmanın; aynı zamanda adalet, tanınma ve yüzleşme çağrısında bulunmanın günüdür. 
21 Mayıs, Çerkes halkı için sadece bir tarih değil; aynı zamanda bir acının, bir kaybın ve bir direnişin simgesidir. Bu tarih, 19. yüzyıl boyunca süren Rus-Kafkas savaşlarının sona erdiği ve Çarlık Rusyası'nın Kafkasya'daki hakimiyetini ilan ettiği gündür. Ancak bu zafer, Çerkesler için yok oluşa giden acı dolu bir yolun başlangıcı oldu.
Kafkasya'nın yerli halklarından olan Çerkesler (Adığeler), uzun yıllar boyunca dağlık yurtlarını savunmuş, özgürlüklerinden taviz vermemiştir. Ancak 1864 yılında Rusya, bölgedeki direnişi tamamen bastırdığını ilan ederek Çerkes halkına bir tercih sundu: Ya Rusya’ya boyun eğmek ve yerinden edilmek ya da sürgünü kabul etmek.
Bu “tercih”, aslında bir zorlamaydı. Binlerce köy yakıldı, tarım alanları tahrip edildi, hayvanlar telef edildi. Çerkesler, kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla Karadeniz limanlarına doğru zorla yürütüldü. Yol boyunca açlık, hastalık ve saldırılar nedeniyle on binlerce insan hayatını kaybetti. Karadeniz’e ulaşabilenler, balıkçı tekneleri veya ticaret gemileriyle Osmanlı topraklarına gönderildi. Ancak bu yolculuklar da çoğu zaman ölümle sonuçlandı. Salgın hastalıklar, kötü hava koşulları ve denize dayanıksız gemiler nedeniyle cesetler günlerce kıyılara vurdu.
Tarihe “Dünyanın ilk modern etnik temizliği” olarak geçen bu sürgün sonucunda yaklaşık 1,5 milyon Çerkes anavatanından koparıldı. Bu nüfusun en az üçte biri yolda yaşamını yitirdi. Hayatta kalabilenler ise Osmanlı coğrafyasına dağıtıldı; Anadolu’nun dört bir yanına, Balkanlara, Ürdün’e, Suriye’ye ve Filistin’e yerleştirildiler. Ancak bu yeni yerlerde de kolay bir yaşam onları beklemiyordu. Dilini, kültürünü, tarihini korumaya çalışan bu halk, hem fiziki hem de kültürel hayatta kalma savaşı verdi.
21 Mayıs, yalnızca yas tutulan bir gün değildir. Aynı zamanda bir hafıza günüdür. Bir halkın zorla koparıldığı vatanına, kaybettiği binlerce insanına ve asimile edilmeye çalışılan kültürüne olan sadakatinin günüdür. Çerkesler için bu gün, geçmişle yüzleşme, kayıpları anma ve geleceğe dirençle bakma zamanıdır.
Bugün, 160 yıl geçmesine rağmen, sürgünün acısı hala canlıdır. Çünkü sürgün yalnızca fiziki bir göç değil, aynı zamanda bir hafızanın, bir kültürün, bir halkın yok edilme çabasıydı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *