Temmuz sıcağı, Samsun sahillerine bir tablo gibi seriliyor. Atakum’da sabah yürüyüşüne çıkanların ayak izleri, henüz ısınmamış kumun üstünde ince bir hat gibi kalıyor. Deniz, kimi zaman süt liman, kimi zaman hırçın ama hep kucaklayıcı. Samsun’da yaz, sadece mevsim değil; bir ruh hâli.

Her şehrin yazı kendine göredir. Samsun’unkinde ise Karadeniz’in asi dalgalarıyla iç içe geçmiş bir serinlik ve Doğu Karadeniz’in inadına benzeyen bir sabır vardır. Atakum Sahili’nde güneşin batışını izlemek, Terme’de karpuz kesmek, Bafra’da dondurma kuyruğunda beklemek… Bunlar Samsun yazının ritüelleridir.

Sokakta Güneş, Gönülde Esinti

Samsun’da yaz, sadece sıcakla değil, kalabalıkla da gelir. Memlekete dönüş yapan gurbetçiler, ilçelere can verir. Özellikle Çarşamba ve Vezirköprü gibi merkezlerde yaz pazarı ayrı bir telaştır. Bafra’nın mısır tezgâhları, her akşam ayrı bir festival alanına döner.

Ama Samsun’un yazı sadece gündüzle sınırlı değildir. Akşamları serinleyen hava, çay bahçelerine, sahil banklarına, dolunaylı yürüyüşlere davet eder insanı. Gençler bisikletleriyle kıyı boyunca pedal çevirir, aileler pamuk şeker alırken çocukların gözleri lunaparka çevrilir. Atakum Amfi Tiyatro’daki konserler, Samsun'un kültürel nabzını da tutar yaz boyunca.

Yazla Gelen Umut ve Hatıra

Yaz mevsimi, Samsun’da biraz da umut mevsimidir. Üniversite sınavı geride kalmış gençlerin geleceğe dair kurduğu hayallerle, evinin önünde güneşlik altında sohbet eden yaşlı teyzelerin anlattığı geçmiş arasında bir bağ kurulur. Sahil boyunca yürürken belki ilk gençliğinizi, belki bir yaz aşkınızı hatırlarsınız. Çünkü Samsun’da yaz, anıların toprak tuttuğu yerdir.

Ne Zaman Geçtiğini Anlamayız…

Samsun’da yaz birden gelir ama sessizce çekilir. Eylül’e doğru serinleyen rüzgârla, okula dönen çocuklarla, denize son kez girenlerle vedalaşırız yazla. Ama neyse ki bir sonraki yazı beklemek için yine Atakum Sahili’nde yürümeye devam ederiz.

Çünkü Samsun'da yaz sadece bir mevsim değil; yaşanmışlıkların, buluşmaların ve vedaların ortak adıdır.