BARDAĞIN DOLU TARAFI…
Hayat bizlere sunulmuş bir armağandır. Hepimiz bu hayata geldik, yaşıyoruz ve bir zaman sonra bu hayata veda edeceğiz.
Herkes uzun yaşamak ister ancak ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım bu hayatın sonu mutlaka bir gün gelecektir.
Hayat gerçekten çok kısa ve zaman su gibi akıp geçiyor. Daha dün gibi aklımızda olan anılarımıza şöyle bir göz attığımızda üzerinden ne kadar uzun zaman geçtiğini fark edip hayıflanıyoruz.
Bu kadar kısa olan bir ömürde önemli olan unutulmayacak anılara sahip olmaktır.
Bize verilen ömrü güzel ve başarılı işlerle geçirirsek ömrümüzün sonu geldiğinde bu dünyadan mutlu ve huzurlu şekilde ayrılırız.
Hepiniz duymuşsunuzdur genel bir kanı vardır: Önemli olan uzun yaşamak değil, önemli olan güzel yaşamaktır.
Bu hayatın nasıl geçtiği çok önemlidir. Hayatımızı güzel ve mutlu bir hale getirmek ise tamamen bizim elimizdedir.
Biz mücadele eder, zevk aldığımız ve başarıya ulaştığımız işler yaparsak hayatımızı da dolu dolu yaşamış oluruz.
Bu nedenle yaşamımızda her zaman bardağın dolu tarafından bakmalı ve bu dünyayı kendimize verilmiş bir armağan olarak görüp hakkını vererek yaşamalıyız.
Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede durmak için sürekli hareket etmek gerekir.
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan…
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak...
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli!
Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce değerli olabilmeli hayat!...
İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!...
Başkasının yerine koyabilmeli kendini…
Ağlayan birine gül, inleyen birine sus dememeli!...
Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!...
Hayat böyledir işte!...
Herkese hayırlı, huzurlu, mutlu, sağlıklı, başarılı, bereketli, müreffeh günler diliyorum.