Samsun’da hava bir anda keskinleşti. Yazın rehaveti ve sonbaharın ılık günleri yerini, yüzünüze dokunan o tanıdık soğuk Karadeniz rüzgârına bıraktı.

Samsun, denizle iç içe yaşayan bir şehir. Bu yüzden soğuklar burada yalnızca termometredeki sayıları değil, dalgaların sesini, rüzgârın tınısını ve sabah sisinin yoğunluğunu da değiştirir.

Kıyıda yürürken üşüten bir rüzgâr, iç kesimlerde keskin bir ayaz olarak kendini gösterir. Ladik’te beyaz örtüye hazırlık olurken, Atakum sahilinde insanlar montlarına biraz daha sıkı sarılır.

Samsun adeta beyaz gelinliğine hazırlanıyor...

Soğuklar, sadece mevsimsel bir geçiş değil; aynı zamanda insanı düşünmeye de zorlar.

Rüzgâr yüzünüze çarptığında, bir an durup şehrin yıllardır aynı döngüyü yaşadığını hatırlarsınız.

Geçen yıl Samsun'daki yağan yağmurlardan sonra özellikle Batıpark bölgesinde ve İlkadım'da bazı mahallelerde sel ve su taşkınları evlere ve iş yerlerinde büyük zararlara neden oldu..

Sanayi Bölgesi adeta Karadenizle bir olmuştu ve esnafların bazıları kayıklarla caddeler arası yolculuk yapmışlardı...

Umarım gerekli tedbirler bu yıl alınmıştır da yeni yılda yeniden dejavu yaşamayız

Farkındayım hep olumsuzlardan bahsettim...

İlk kar taneleri yere düşmesini heyecanla bekleyen çocuklardan, Kar topu oyunlarından, "Kimi kardan adamı daha güzel oldu?" yarışmalarından ve karla yapılan yaratıcı şekillerden de bahsetmeliydim...

Kimi için kış, evinde sıcak bir çayın huzurudur. Camın kenarında kahveyle birlikte kitap okumaktır...

Samsun’da kış, çok gürültülü gelmez. Daha çok sessiz bir misafir gibi yaklaşır. Önce rüzgâr değişir, sonra hava ağırlaşır, en son insanlar hissetmeye başlar. Ama her yıl olduğu gibi bu yıl da şehir, bu değişimi kendi doğallığı içinde kabul edecek.

Sevgi, saygı ve sıcacık günlerle kalın...