Ekim sonu, kasım başı... Hava bir garip olur. Sabah serin, öğle vakti yazdan kalma. Samsun’un sahilinde yürüyenler montla çıkar, tişörtle döner. İşte o günler başladı yine: pastırma sıcakları.
Doğanın Küçük Oyunu
Pastırma sıcakları, adını Kayseri’nin meşhur pastırmasından alır derler. Çünkü bu mevsimde, havalar kısa süreliğine ısınınca, et kurutmak kolay olurmuş. Ancak bu sıcaklık sadece pastırmacıların değil, doğaseverlerin de hoşuna gider. Samsun’da bu dönemde güneş bir başka parlar. Kızılırmak deltası’nda kuşlar daha geç göçer, Atakum sahilinde denize giren birkaç cesur insan hâlâ görülür.
Ama bu sıcaklık, bir “kandırmaca” gibidir. Yaz bitti sanırken bir kez daha umutlandırır, ardından ansızın bastıran kasım yağmurlarıyla hatırlatır: “Kış yoldadır.”
Samsun’un Hali Başka
Samsun, Karadeniz’in en yumuşak iklimlerinden birine sahip. Bu yüzden pastırma sıcakları burada biraz daha uzun sürer. Şehrin üstüne çöken o puslu gökyüzü bile birkaç günlüğüne aralanır, güneş kendini gösterir. Parklarda yaşlılar gazetelerini okur, öğrenciler sahile iner, balıkçılar mendirekte sabırla oltalarını salar.
Bu birkaç gün, aslında Samsun’un sonbahar tebessümüdür.
Kandırsa da Güzel
Pastırma sıcakları kısa sürer ama insanda uzun iz bırakır. Sanki doğa, “Biraz daha bekleyin, kışın soğuğu hemen gelmesin” der.
Ve biz, her yıl aynı oyuna seve seve geliriz. Çünkü o birkaç gün, sadece hava değil; ruh da ısınır.