Bugün Samsun için tarih yeniden yazıldı.
Kimine göre sadece bir tören. Ama bize göre gecikmiş bir teşekkür, geç gelen bir vefa. 101 yıl sonra teslim edilen bir İstiklal Madalyası, aslında o yıllarda hayatlarını ortaya koyarak bu topraklara hürriyet taşıyan mavnacıların yüreğine çoktan asılmıştı bile.
“Onlar, bir milletin kaderini Karadeniz’in sularında taşıyan isimsiz kahramanlardı.”
Mavnacılar… Belki çoğumuz bu kelimeyi günlük hayatımızda bile duymayız artık. Ama bu ülkenin bağımsızlık hikâyesinde, suyun üstünde taşıdıkları sadece mühimmat değil, bir milletin umuduydu. İstanbul’dan Samsun’a sessizce, görünmeden, yılmadan silah getiren o cesur yürekler... Onlar, tarihin tozlu satır aralarında değil, bu toprakların özünde yerlerini çoktan aldılar.
“İstiklal, sadece cephede kazanılmaz; bazen bir mavnada, sessizce limana yanaşan yüreklerde filizlenir.”
Samsun’un her sokağında, her liman taşında onların ayak izleri var. Bugün TBMM’de düzenlenen o tören, sadece bir belge teslimi değil; bir milletin evlatlarına “Biz sizi unutmadık” demesiydi.
Ne yazık ki, o madalya tam 101 yıl sonra elimize geçti. Belki bir bürokrasi, belki bir unutkanlık... Ama biz biliyoruz ki, hakikat zaman tanımaz. Vefa gecikebilir ama yok olmaz. Ve bazen, bir milletin yüreğindeki minnet, kâğıda basılan bir beratın çok daha ötesindedir.
“Geç gelen adalet, eksik adalet değildir; yeter ki kalpler unutmamış olsun.”
Bu madalya, yalnızca bir grubun değil; Samsun’un, Karadeniz’in, tüm Türkiye’nin ortak onuru.
Bugün bir tarih tamamlandı. 101 yıl sonra gelen bu onur, bize gösterdi ki; ne zaman olursa olsun, doğru olan yapılırsa gecikmiş bile olsa anlamlıdır.
Ve şimdi mavnacıların ruhu daha huzurlu. Çünkü hak yerini buldu.
“Suların hafızası vardır. Karadeniz, onların cesaretini hiç unutmadı.”
Kalbimizde hep vardınız, artık resmiyette de varsınız…
Minnetle.