

Ayperi Türkoğlu'nun kaleminden: Bir babanın sesi, bir şehrin sesi: SAMSUNSPOR!
Babam Samsunsporluydu.
Ama öyle böyle değil.
Formasını giyerdi.
Tribüne giderdi.
Taktik verirdi.
Bağırırdı.
Sesi statta yankılanırdı.
Maç kaybedilince ne derdi biliyor musunuz?
Hakem!
Hep hakem!
Yıllar geçti…
Ben büyüdüm.
O hâlâ hakemden şikâyet ediyordu.
“Hiç mi takımın suçu yok baba?” derdim.
Yokmuş.
Vallahi yokmuş.
Ölene kadar inandı buna.
Çünkü Samsunspor onun için sadece bir futbol takımı değildi.
Bir şehir meselesiydi.
Bir karakter meselesiydi.
Bir inat meselesiydi.
Samsun dışında yaşayan dostlarına forma gönderirdi.
“Bu sadece bir kumaş değil” derdi.
“Bu memleket!”
Gençliğinde profesyonel futbolcuydu.
Sonrasında amatör olarak oynamaya devam etti.
Evimizde futbol, haftalık bir program değil, günlük yaşamdı.
Yemek gibi, su gibi, nefes gibi.
Takım düştü mü?
Ağladı.
Takım çıktı mı?
Sustu.
Çünkü inanç gösterilmezdi.
Yaşanırdı.
1989’daki kazayı unutamadı.
Balkan Kupası’nı unutamadı.
Hakemleri hiç affetmedi.
Şimdi yok.
O yok ama takım var.
Samsunspor bir tarih yazıyor.
Yeniden doğuyor.
Yeniden ayağa kalkıyor.
Avrupa hayali artık sadece bir rüya değil. Gerçek.
Ve ben…
Ben bu başarıyı izlerken,
Gözlerimi gökyüzüne kaldırıyorum.
Bir tribün var orada sanki.
Bir adam oturuyor.
Atkısını sarmış.
Bağırmıyor bu kez.
Sessizce izliyor.
O, benim babam.
Samsunspor bugün Atatürk’lü formasıyla sahada.
O forma sadece teri değil, bir mirası da taşıyor.
Samsun bugün Gazi’nin izinde.
Çünkü Samsunspor sadece bir futbol takımı değil.
Bir memleket direnişi.
Bir şehir gibi oynayanların,
Bir millet gibi kenetlenenlerin takımı.
Ve şimdi…
Taraftarın yüzü gülüyor.
Çocuklar sevinçten ağlıyor.
Ve maça giderken atkısını unutmayan o babalar…
Belki de bu zafer onlar için.
Belki de bu zafer, Ali Türkoğlu’lar için.
⸻
Ayperi Türkoğlu
Telif hakkı saklıdır.