Samsun… Karadeniz’in kıyısında sıradan bir liman kenti gibi görünür ama Türkiye’nin kaderinde sıradışı bir sayfa açan yerdir. 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma Vapuru’yla ayak bastığı bu şehir, aslında sadece bir başlangıç noktası değil, bir uyanışın simgesidir. Samsun’un tarihi; özgürlüğün, direnişin ve yeniden doğuşun hikâyesidir.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Uzanan Bir Liman Kenti

Tarihi boyunca Samsun, hem ticaret hem kültür açısından Karadeniz’in en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Osmanlı döneminde “Canik Sancağı” olarak anılan bölge, Anadolu’nun kuzey kapısı sayılırdı. Bu özelliği, Samsun’u sadece ekonomik değil, stratejik anlamda da özel kılmıştır. Limanı, asırlardır ticaretin kalbidir; hinterlandındaki bereketli ovalar ise tarımın can damarı olmuştur.

Ancak Samsun’un esas yükselişi, Kurtuluş Savaşı’yla birlikte yeniden şekillendi. 1919’da başlayan milli mücadele süreci, bu kente “Cumhuriyet’in doğum yeri” unvanını kazandırdı. Bugün Atatürk Onur Anıtı’ndan Tütün İskelesi’ne kadar uzanan her adım, bu tarihin izlerini taşır.

Tarih Kokan Sokaklar, Yeniden Doğuşun Şahitleri

Samsun’un eski mahallelerinde gezerken tarihin izleri hâlâ canlıdır. Kale Mahallesi’nde taş evlerin arasında dolaşırken, 100 yıl öncesinin direniş ruhunu hissedersiniz. Kentin müzeleri, özellikle Bandırma Vapuru Müzesi, sadece birer sergi alanı değil; ulusal belleğin canlı parçalarıdır.

Bugün modernleşen şehir merkezinde bile o tarih bilinci korunur. Her 19 Mayıs’ta meydanlar dolar, denizden gelen rüzgârla birlikte marşlar yankılanır. Samsun halkı için bu sadece bir anma günü değildir — geçmişle bugünün buluştuğu, kimliğin yeniden hatırlandığı bir gündür.

Tarihten Geleceğe: Kimliğini Koruyan Şehir

Gelişen sanayi, genişleyen ulaşım ağları, yeni yatırımlar… Samsun bugün Karadeniz’in yükselen yıldızı olsa da, geçmişine sırt çevirmeyen nadir şehirlerden biridir. Tarih burada sadece müzelerde saklanmaz; yaşamın her alanında hissedilir. Çünkü Samsun’un ruhu, bir ulusun yeniden doğuşuna tanıklık etmenin gururuyla yoğrulmuştur.

Samsun’u anlamak, aslında Türkiye’yi anlamaktır. Bu şehir, sadece coğrafi bir nokta değil; bir milletin yeniden ayağa kalkışının sembolüdür.