Bu ülkede pek çok cümlenin altına imza atılır ama bir tanesi var ki, hem kriz anında hem de mutlulukta aynı rahatlığı verir: “Çay koy, yeniden başlayacağız.”
Dikkat edin, kavga ederiz, küs oluruz, birbirimize trip atarız… Beş dakika sonra mutfaktan bir ses yükselir: “Hadi çay koyalım.” İşte barış anlaşmamız imzalanmıştır. Diplomasi masrafsız, çözümler pratik, tek şart ince belli bardak.
Mesela hayatın yükünü omuzlamış bir baba işten gelir, maaşı yetmemiştir, stres tavan. Annenin cevabı hazırdır: “Boş ver, çay koy.” O bardaktan yükselen buharın içinde ev ekonomisi sihirli bir şekilde dengelenmez belki ama moraller toparlanır.
Üniversite öğrencisini düşünün. Final sınavından çıkmış, yarısı yanlış, diğer yarısı muallak. Arkadaşlarıyla kantinde otururken biri der ki: “Çay söyleyelim mi?” O an anlaşılır ki hayat not ortalamasından ibaret değildir. Yeniden başlamanın en ucuz yolu kantin çayıdır.
Hatta politikada bile geçerlidir bu cümle. Memleket meseleleri tartışılır, herkes birbirine bağırır çağırır. Sonra biri lafı değiştirir: “Bir çay koyalım mı?” Ve bütün ideolojiler bir anda bardakta erir. Çünkü bu ülkede çay, fikir ayrılıklarını kısa süreliğine de olsa ateşkes yapmaya zorlar.
Ama en çok da gündelik hayatta işe yarar. Sevgilinle kavga etmişsindir, telefonun ekranı sinirden ısınıyordur. Bir mesaj gelir: “Gel, çay koydum.” İşte o noktada ne kadar gururun olursa olsun, ince belli bardağın buharına karşı koyamazsın. Çünkü bu ülkede aşkın dili de çayla yazılır.
Bir de misafirlik kısmı var. Anadolu’nun herhangi bir köyüne gidin, kapıyı çaldığınızda ilk duyacağınız cümle şudur: “Hoş geldin, çay koyayım mı?” Sen daha derdini anlatmadan, yol yorgunluğunu silmeden, çay çoktan demlenmiştir. İkram değil, aslında “burada yalnız değilsin” mesajıdır.
Kahvehaneleri düşünün. Orada saatlerce süren tavla partilerinin, domates fiyatlarını dünyadaki krizlerle ilişkilendiren sohbetlerin yakıtı hep çaydır. Çay bitti mi, sohbet dağılır. Yani çay aslında memleketin sosyal medyasıdır; gündem orada belirlenir, yorumlar orada yapılır.
Bir de “çayla çözülemeyecek şey yok” teorisi var. Elektrikler kesilir: çay koy. Komşuyla aranda tatsızlık çıkar: çay koy. İşsizlik canını sıkar: çay koy. Tencere kaynamasa bile çaydanlık mutlaka kaynar. Çünkü çayın buharı, sorunları çözmese de sabrı artırır.
Kısacası, “çay koy” aslında bir terapi yöntemidir. Pahalı psikolog seanslarına gerek yok; iki şekerli, demli bir bardakla ruh sağlığı geçici olarak toparlanır. En güzel yanı da budur: Çay bittiğinde tekrar demlemek için mutfağa gidersin, yani hayat seni zaten yeniden başlatır.
O yüzden fazla dert etmeyin. Bir şeyler yolunda gitmediğinde, sınav kötü geçtiğinde, maaş yetişmediğinde, kalp kırıldığında… Yapılacak tek şey var: Çay koy, yeniden başlayacağız.