Merhaba, ben Elif KURT.

23 yıldır hayatın en canlı sahnesinde, çocukların gözlerinde parlayan merakla, öğretmenlik yapıyorum. Beden Eğitimi ve Spor öğretmeniyim. Çocukların sadece bedenine değil, ruhuna da dokunabilmenin gururunu yaşıyorum. Bu benim ilk köşe yazım. Kalemim, her zaman düdüğüm kadar güçlü olmuştur. İçimde biriktirdiklerimi paylaşma isteğim çok büyük. Her öğretmenin hafızasında sadece dersler değil, derin izler bırakan hikayeler birikir. Bu yazımda o hikayelerden birine, yaz tatilinin içinde sessizce büyüyen bir konuya, “Akran Zorbalığına” değinmek istedim.

Tatilde Zorbalık Olur Mu?

Küçük bir söz, büyük bir yara…

Havalar ısındı, okul çantaları rafa kalktı. Çocuklar parkta, sokakta, yaz kurslarında. Herkes tatilin tadını çıkarıyor gibi görünse de bazı çocuklar için yaz tatili sadece okuldan değil, zorbalıktan da kaçış oluyor.

Geçen gün bir anne ile konuşurken, 11 yaşındaki kızının yüzme kursunu bırakmak istediğini söyledi. Nedenini sordum. “Sürekli fiziğimle dalga geçiyorlar, şişman mıyım? Niye bu kadar beyaz tenliyim? Kollarım neden böyle?” Ne sınav stresi ne sınav kaygısı. Yaz tatilindeyiz. Sadece bolca vakit. Ama Akran Zorbalığı belli ki tatilde değil! Bazen dalga geçen bir kuzen, bazen alaycı bir komşu çocuğu, bazen de sosyal medyadaki bir yorum. “Şaka yaptım ya, ABARTMA!” Ama biz biliyoruz ki bazı kelimeler şakadan daha keskin. Unutmayalım ki zorbalık sadece tokat değildir, itme kakma gerektirmez. Bir bakış, bir ima ya da bir lakap yeter. Yaz tatili çocukların özgürleştiği, kendini keşfettiği bir zaman dilimi olmalı. 

Peki ne yapmalıyız?

Çocuğumuza her gün “ne yedin” diye sorduğumuz gibi, “bugün seni üzen bir durum oldu mu?” diye de sormalıyız. Sadece akademik başarısını değil, duygularını da konuşmalıyız.

Akran Zorbalığı sadece okul duvarları içinde yaşanmaz. Yaşamın her noktasında kendini gösterebilir. Çocuklara “empatiyi” örnek olarak öğretmeliyiz. 

Neden mi?

Çocuklar kendi hayat perdelerinde özgürce var olsun diye, kendilerini sevsinler sevebilsinler diye. Çünkü görmezden geldiğimiz her duygu, her akran zorbalığı bir çocuğun sessiz çığlığına dönüşür.

Güneş her çocuğun tenine eşit değsin, bazılarına kelimeler gölge etmesin.

Sevgilerimle... Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.