“Öğretmen Yok, Sınav Var: Hayatın Absürt Dersleri”

Okul yıllarımız boyunca hep ders programlarına sıkıştık. Matematik, Türkçe, Fen Bilimleri… Kitaplar, defterler, sınavlar… Ama hayatın dersleri hiçbir kitapta yok, öğretmenleri yok ve sınav tarihleri her gün değişiyor. İşte, okulda olmayan derslerin sınavı çoktan başlamıştı bile, farkında olmadan hepimiz bu sınıfa oturduk.

Sabah kalkmak, hayatın en acımasız derslerinden biridir: “Sabah Uyanma Dersi”. Alarm çalar, sen “5 dakika daha” dersini alırsın ama öğretmen yoktur. Geç kalırsan puan kaybı başlar; kahve içersen not yükselir, kahvaltıyı kaçırırsan moral puanın düşer. Bir gün fark ettim ki, sabah uyanmak aslında yetişkinliğin en büyük sınavıymış; çünkü hayatın hiçbir yerinde sana ek süre vermezler. Hele bir de çocuk varsa, sınav katlanarak zorlaşır: çocuğun yatağı dağıtır, çoraplar kaybolur, sen hâlâ alarmı susturmaya çalışıyorsun… Dersin notu? Kötü başlamak, ama kahkahayla toparlamak.

Sonra gelir “Anneme Söylenmemesi Gerekenler Dersi”. Çocukken istemeden bir şey söylersin: “Anne, televizyonun fişi takılı değilmiş!” O anda sınav başlar. Açıklama yaparsın ama puan kaybı büyük. Bir arkadaşım anlatmıştı: çocuğu markette “Anne, dün babam pizzayı gizlice yedi!” dediğinde, tüm alışveriş boyunca sessiz kalmak zorunda kalmış. İşte bu ders, sabır ve strateji gerektirir.

Tabii ki “Arkadaşla Tartışmayı Yönetme Dersi” de var. Sınıfta kavga ettiğin arkadaşla evde karşılaştığında, dersin pratiğini yaparsın. “Ben yapmadım, o yaptı”, “Sadece baktım”, “Sen yanlış hatırlıyorsun” … Ama hayat uygulamaları her zaman beklenmedik sürprizlerle gelir. Bir keresinde bir öğrenci arkadaşıyla tartışmış, ertesi gün birlikte kahve yapmışlar; yani dersin sınav sorusu aslında esneklik ve mizah yeteneğiymiş.

Bir diğer kritik ders: “Yemek Paylaşmayı Öğrenme”. Çocukken tatlı, çikolata, patates kızartması… Matematik ve mantık kuralları burada geçerli değildir. Bir lokma fazla almak, arkadaşlık puanını doğrudan etkiler. Hatırlıyorum; küçük yeğenim bana sakladığı kurabiyeleri verdi, ama bir lokma fazla aldı. Dersin sonucu: kahkaha ile dolu bir mutfak ve hafif suçluluk duygusu.

Yetişkinler için ayrı bir ders var: “İş Toplantılarında Hayatta Kalma”. Formül yok, algoritma yok. Kim konuşacak, kim sessiz kalacak, kim kahve alacak? Her hareketin notu var ve puanlamayı kimse açıklamıyor. Geçen hafta, bir arkadaşım sunum yaparken yanlış slaytı açtı; dersin sonucu? Kahkaha, utanma ve daha sonra gelen tatlı bir anı. İşte bu ders, stres yönetimini de öğretir.

Ve tabii ki “İnternette Kaybolmayı Önleme Dersi”. Sosyal medya bildirimleri, e-postalar, yeni gelen mesajlar… Bu dersin öğretmeni yok, sınavları aniden gelir. Bir yanlış tıklama, kaybolan saatler ve sonunda yapılan tek şey: “Neden buna tıkladım ki?” ders notu. Geçen gün kendimi YouTube’da “Buzlu Çoraplarla Dans Etme” videoları izlerken buldum; dersin puanı: kahkaha ve kaybolan 47 dakika.

Ama okulda olmayan derslerin en keyiflisi: “Gülmeyi Öğrenme Dersi”. Hayat, mantıklı çözüm olmadığında bile gülmeyi öğretir. Çocukların küçük yanlışları, yetişkinlerin acemice hataları… Hepsi dersin notlarını yükseltir. Bir öğrencim, sınıfta ayakkabısını ters giymişti ve tüm gün o ayakkabı fark edilmeden kalmıştı. Öğretmen olarak bu durumu fark edince kahkaha bastım ve dersin adı artık: “Kendi hatalarını kabul et, gül ve devam et.”

Bazen hayatın sınavlarında yanlış cevap vermek, en komik hikâyeleri ve en değerli hatıraları yaratır. Bir arkadaşım, çocuğuyla birlikte makarna yapmaya çalıştı, ama makarna haşlanmadan tencereye döküldü. Sonuç: mutfakta küçük bir felaket ama kahkahalar ve unutulmaz bir anı. İşte bu da “Yanlış Cevaplar Dersinin güzelliği.

Okuldan mezun olabiliriz ama hayatın dersleri hep devam eder. Ders kitapları yok, sınav tarihleri yok, öğretmen yok… Ama kahkaha, mizah ve sürprizlerle dolu bir sınıf sizi bekler. Ve en güzel yanı, bu derslerin sınavları hiç bitmez.

O yüzden defterlerinizi açın, kalemlerinizi hazırlayın ve hayatın bu çakışmasız, kuralsız ve bir o kadar da komik sınavına katılın. Ders notunuz ne olursa olsun, gülmekten ve hikayenizi anlatmaktan çekinmeyin. Çünkü okulda olmayan dersler, aslında hayatın en değerli dersleridir.