Sabahın erken saatleri… Okulun bahçesinde anne babalar, ellerinden sımsıkı tuttukları çocuklarıyla bekliyor. Bir yanda yeni kıyafetlerinin heyecanı, diğer yanda bilinmezin gölgesi var. Küçük bir kız, annesinin eteğine saklanıyor:

— “Anne, sen de sınıfta bekler misin?”

O an aslında hepimizin içinden geçen soruya tercüman oluyor: Çocuklar okula hazır mı, yoksa biz anne babalar mı biraz daha zamana ihtiyaç duyuyoruz?

Okul açılışları, sadece çocuklar için değil aileler için de büyük bir eşik. Çocuğun elini bırakmak, aslında biraz kendi çocukluğumuzu bırakmak gibi… Kimi zaman ayrılmak zor, kimi zaman güvenmek. İşte tam bu noktada, ebeveynlerin tutumu çocukların yol haritasını belirliyor.

Bir veli hatırlatıyor bana yıllar önceki anısını: Oğlu ilk gün gözyaşları içinde sınıfa girmemiş. Kapıda ikna etmeye çalışmışlar, olmadı. Tam vazgeçip eve döneceklerken okulun güvenlik görevlisi, dizlerinin üzerine çökmüş ve çocuğa fısıldamış:

— “Benim de oğlum senin yaşındayken korkmuştu. Ama sonra içeride en iyi arkadaşını buldu.”

Çocuk, bu samimi cümleden cesaret alıp içeri girmiş. Bugün üniversiteye hazırlanan genç bir delikanlı.

Bu örnek bize şunu gösteriyor: Çocukların kaygısı, çoğu zaman bizim sakinliğimizle azalıyor. Abartılmış teselliler, “ağlama” uyarıları ya da zorlamalar yerine; kısa, dürüst ve güven veren cümleler çok daha etkili oluyor.

Psikologların da söylediği gibi, çocukların bu süreçte en çok ihtiyaç duyduğu şey güven ve süreklilik. Eğer anne baba kendi kaygısını çocuğa yansıtırsa, ayrılık daha da zorlaşıyor. Ama ebeveyn, “Ben buradayım, seni bekliyorum, senin yapabileceğine inanıyorum” mesajını verirse, çocuk okul kapısından daha güçlü bir adımla geçiyor.

Belki de hepimizin hatırlaması gereken şu: Çocuklar okulda sadece harfleri, sayıları değil; hayatı öğreniyorlar. Oyun oynarken sabretmeyi, sırada beklerken paylaşmayı, öğretmeninden yeni şeyler öğrenirken merakı… Ve biz, o küçük elleri tutarken aslında onlara “Sen yapabilirsin” demeyi öğreniyoruz.

Yeni eğitim yılı başlarken anne babalara en büyük tavsiye şu olabilir:

Çocuğunuzun korkusunu küçümsemeyin, kaygısını yargılamayın. Onu dinleyin, yanında olduğunuzu hissettirin. İlk gün gözyaşları dökülse bile, birkaç gün sonra sınıfın penceresinden size el sallayan mutlu bir çocuk göreceksiniz.

Çünkü unutmayın, okul yalnızca bir bina değil; hayat yolculuğunun ilk büyük durağıdır. Ve o durakta, çocukların güvenle inip binmesini sağlayan en önemli köprü, anne babaların sabrı ve sevgisidir.