Hayat bazen insanın içindeki ışığı kısıyor. Fark etmeden koyulaşıyor günler. Öğrenme hevesi dediğimiz o ateş de bazen üflesen sönmeye hazır ince bir mum gibi titriyor. Hele kişisel gelişim konusu… Hani herkesin dilinde ama kimsenin tam olarak ne yapacağını bilemediği o sonsuz öneriler okyanusu.

Bugün sana kalabalık cümlelerden değil, hepimizin zaman zaman yaşadığı çok tanıdık bir hâlden bahsetmek istiyorum:

“Artık yeni fikir bulamıyorum” hissi.

Belki sen de zaman zaman bu boşluğa düşüyorsundur: Sanki aklındaki tüm düşünceler tüketilmiş, sanki yarın için söyleyecek hiçbir söz kalmamış gibi…

Oysa merakın ilginç bir huyu vardır:

Asla tamamen yok olmaz.

Külün altında gizlenmiş o minicik kıvılcımı bulmak bazen biraz zaman alır, ama oradadır.

Eğitim, sandığımız kadar ağır bir kelime değil aslında. Hayatı anlamak için attığımız küçük adımların toplamı. Bir çocuğun “Neden?” diye sormasındaki cesaret var ya… Biz büyürken işte onu kaybediyoruz. Çünkü büyükler, soru sormanın yerini cevap yetiştirmeye bıraktığını sanıyor. Oysa en güzel cevaplar, hâlâ çocuk merakıyla sorduğumuz sorulardan gelir.

Bugün kendin için bir şey yapmanı istesem, ödev falan vermem. “Bir kitap oku” demem mesela. Ya da “Yeni bir alışkanlık edin” gibi parlak ama yorucu öneriler sıralamam. Onun yerine şöyle derim:

Bugün bir cümleye takıl.

Bir insanın söylediği, internette gördüğün, bir kitapta rastladığın ya da bir yerde duyduğun küçücük bir cümle…

Onu al, biraz çevir, biraz düşün, biraz geliştir. Bırak zihninde gezinsin.

İşte bazen bütün bir dönüşüm, yalnızca bir cümlenin izinde başlar.

Kişisel gelişim çoğu zaman yüksek hedefler, büyük sözler, iddialı değişimler gibi anlatılıyor. Oysa gerçek gelişim, çok daha sade ve çok daha insancıl. Mesela bir gün “Bugün neden böyle hissettim?” diye kendine dürüst bir soru sorman bile bir adımdır. Ya da bir kahve molasında aklına düşen minicik bir fikir…

Onu not alırsın, sonra unutursun, haftalar sonra tekrar bulursun…

Ve fark etmeden büyür o fikir.

Bazen de kapılar kapanır, kabul. Ama kapı kapanınca hayat bitmez; sadece yön değiştirir. Belki de kapanan kapı, senin zaten artık çıkmak istemediğin bir yere açılıyordu. Ama merak edenler için her zaman bir yerden sızan ışık olur.

İçeri girmeni bekleyen başka bir koridor…

Karanlık gibi görünen ama aslında yeni bir başlangıca kavuşturan bir sessizlik…

Ve en önemlisi: Kendini yeniden kurma şansı.

Bugün o kapının neresindesin bilmiyorum. Belki eşikte duruyorsun. Belki geri adım attın. Belki de içeri girecek cesareti toparlıyorsun. Ama şunu tüm içtenliğimle söyleyebilirim:

Merak ettiğin sürece hiçbir kapı tamamen kapanmaz.

Kapanmış gibidir, ama sen dokunursan aralanır.

Sen dinlersen ses verir.

Sen istersen ikinci kez açılır.

Belki de şimdi, tam şu anda, yeni bir cümlenin sana denk gelme zamanı gelmiştir.

Kim bilir?

Bazen hayat, bir köşe yazısının içinde bile yeni bir yol gösterir insana.