Öğretmenlik sabır işidir derler. Gerçekten de öyledir. Bir öğretmen sınıfta aynı soruyu defalarca yanıtlayabilir, ödevini unutan öğrenciye ikinci, üçüncü şansı verebilir, derste dalıp giden çocuğu sabırla derse döndürmeye çalışabilir. Yüzlerce öğrenciye tek tek dokunmaya çalışan bu meslek, özünde tükenmeyen bir sabır gerektirir.
Ama iş eve gelince tablo biraz değişir. Öğretmen anne-babalar için en büyük ikilem de burada başlar: Sınıfta gösterilen sabır, evde kendi çocuğuna gösterilmekte zorlanabilir. Çünkü okulda “öğrenci” vardır, evde ise “çocuk.” Öğrenciye sabır göstermek mesleğin bir parçasıyken, kendi çocuğuna sabır göstermek çoğu zaman anne-babalığın sınavıdır.
Bir öğrencinin ödevini unuttuğunda öğretmen “bir dahaki sefere dikkat et” diyebilir. Ama aynı durum evde yaşandığında “Yine mi unuttun?” cümlesi daha kolay dökülür ağızdan. Çünkü evde rol sadece öğretmenlik değildir; yemek, ev işleri, günlük telaşlar da vardır. O yükün arasında sabır taşmakta daha çabuk zorlanır.
Belki de bu durumun en acı yanı şudur: Öğretmen anne-babalar, başkalarının çocuklarına gösterdiği özeni, kendi çocuğuna eksik gösterebildiğini fark eder. Bu farkındalık, çoğu zaman bir pişmanlık duygusuyla gelir. Çünkü aslında her anne-baba, kendi çocuğunun da en çok sabrı ve sevgiyi hak ettiğini bilir.
Ama işin özünde şunu unutmamak gerekir: Çocuk için annesi ya da babası öğretmen değildir. Onun gözünde ne branşınız vardır ne de meslek kimliğiniz. Çocuk sadece “anne” ister, sadece “baba” ister. Öğrencilerinizin gözünde bir rol model olabilirsiniz ama kendi çocuğunuzun gözünde en önemli rolünüz sadece ebeveyn olmaktır.
Sonuçta öğretmen anne-baba olmak, kendi içinde bir çelişkidir. Bir yanda yüzlerce çocuğa sabırla yaklaşan profesyonel kimlik, diğer yanda kendi çocuğuna zaman zaman sabırsız davranabilen anne-baba kimliği… Belki de bu yüzden en çok öğretmen anne-babalar bilir: Eğitim, sadece sınıfta değil, evde de devam eder. Ve aslında herkesin unutmaması gereken şey şudur: Öğretmenlik meslek, annelik-babalık ise ömür boyu süren bir yolculuktur.