Günümüzde anneler, çocuklarını “birey” olarak görmek konusunda haklı olarak çok duyarlılar. Çocukların haklarına saygı göstermek, özgürlüklerini desteklemek çok önemli. Ancak bazen bu iyi niyet, gereğinden fazla abartılıp, çocuklara erken yaşta “sorumluluk” ve “özgürlük” yükü olarak dönebiliyor.

Çocuklar aslında karmaşık ve hassas duygular taşıyan varlıklar.

Onların bazen ihtiyacı olan şey, büyük konuşmalar değil; basit ve net cevaplardır:

“Hayır, şu anda yapamazsın.”

“Evet, bu doğru.”

Erken yaşta “birey” olarak çok fazla söz hakkı verilince, çocuklar yönlendirilmek, sınırlandırılmak yerine sürekli seçim yapmak zorunda kalıyor. Bu durum bazen kafa karışıklığına, kararsızlığa ve güvensizliğe sebep oluyor.

Bir eğitimci olarak gözlemliyorum ki;

Çocuklar aslında çoğu zaman basit ve net sınırlar ister. Çünkü sınırlar; onlara güven ve düzen sağlar.

Bir “hayır” duymak, onları özgür bırakmamak değil, onları korumak demektir.

Elbette çocuklara saygı göstermek, onları dinlemek önemli. Ama “her şeyi çocuğun istediği gibi yapmak” veya “her soruda çocukla müzakere etmek” de gereksiz yük getirebilir.

Denge önemli:

Çocuklara “birey” olduğunu hissettirecek şekilde değer verelim.

Ama onların yaşlarına uygun şekilde sınırlarımızı net ve tutarlı kılalım.

Çünkü onlar, karışık karmaşık yetişkin sorumluluklarını değil; önce basit güveni, sevgi dolu sınırları arıyorlar.

Unutmayalım ki, net ve anlaşılır sınırlar çocukların gelişiminde temel bir yapı taşıdır.

Ve erken yaşta çocuklara “birey” olmak yerine “yönlendirilmesi gereken bir çocuk” olduğunu hissettirmek, onlara asıl iyilik yapmak demektir.