Herkes okuduğu bölümün mesleğini yapacak kadar şanslı olmayabilir. Bazıları tutkularını

farklı yollarla keşfeder, bazıları ise meslekleriyle yalnızca geçimini sağlar. Mesleğini severek

yapabilmek, bu şanslı azınlığın içinde olmayı gerektirir. Ve ilginçtir ki, tutkuyla yapılan işler,

sadece işi daha keyifli kılmakla kalmaz; aynı zamanda başarı ve verimliliği de artırır.

Düşünsenize, bir doktor hastasını sadece görev bilinciyle mi görür, yoksa gerçekten

iyileştirmek için çaba harcıyorsa sonuçlar çok farklı olur. Bir aşçı, sadece yemek yapmak için

mutfağa giriyorsa, tat ve deneyim sınırlı kalır; ama yemeği severek yapan bir şef, her tabakta

kendi tutkusu ve yaratıcılığını gösterir. Mühendisler, öğretmenler, sanatçılar… işini severek

yapan herkes, hem kendi potansiyelini açığa çıkarır hem de çevresine pozitif etki bırakır.

Bir öğretmen için bu durum çok net hissedilir. Sınıfta geçirdiğiniz her an, sadece bilgi

aktarmak değil; öğrencinin özgüvenini, merakını ve yeteneklerini keşfetmesine rehberlik

etmek demektir. İşinizi severek yapıyorsanız, öğrencilerinizin öğrenme motivasyonu artar;

onları gözlemlemek, yönlendirmek ve cesaretlendirmek sizin için keyifli bir deneyime

dönüşür.

Mesleğini severek yapmak, küçük detaylarda da mutluluğu getirir. İşe gitmek bir zorunluluk

değil, bir tercih gibi hissettirdiğinde, verim artar; yaratıcılık ve çözüm üretme kapasitesi

yükselir. Örneğin bir spor antrenörü, sadece egzersizleri yaptırmakla kalmaz; gençlerin takım

ruhunu ve disiplinini geliştirdiğini görmek, onun işini daha değerli kılar. Bir yazar, her gün

kelimelerle uğraşmayı seviyorsa, ortaya çıkan eserler de daha canlı ve etkileyici olur.

Kısacası, mesleğini severek yapmak bir ayrıcalık. Ve bu ayrıcalığı yaşamak, sadece şans

değil; bir fırsatın farkında olmayı ve ona değer vermeyi gerektirir. Mesleğini sevgiyle yapan

insanlar, başarılarını ve mutluluklarını bu farkındalıkla şekillendirir. Herkes bu şansa sahip

olmayabilir; ama sahip olanlar, işlerini tutkuyla yapmanın keyfini her gün yeniden keşfeder.

Ve işte ben de bu şanslı azınlıktan biri olarak, mesleğimi severek yapmanın verdiği derin

mutluluğu her gün yeniden yaşıyorum; çünkü tutkuyla yapılan iş, sadece kendimi değil,

etrafımı da dönüştürüyor.