Dünyanın köşeleri olsaydı belki de çekilirdim birine ama yuvarlak diyorlar kendisi için. O yüzden başka köşeler aradık kendimize. Artık hiçbir köşede fiziken olamayacak kız kardeşlerimi düşündükçe, bu köşenin bana düşmesinden utanç duyuyorum.
Adını her duymamda burnumun direğini sızlatan, yarım kalmış bir hikayenin sessiz ismi o. Sulara gömülmüş hayallerin sahibi. Hayatının baharında koparılan bir çiçek.
Rojin Kabaiş…
‘Gün ışığı’ demek Rojin. Bir gün batımında kayboldu o gün ışığı. Henüz yirmi bir yaşındaydı. Hayalleri, umutları, söyleyecek sözleri vardı. Susturuldu. Tanımasam da göğsüme oturan bu ağrı, aramaların başladığı günden beri yoklar beni. Ve bir gün batımında bulundu on sekiz gün sonra. On sekiz gün boyunca babasının yanında olan gazeteci arkadaşlarımdan dinlediklerim aklıma geldikçe, kalbim sıkışıyor. Güzel bir haber alma umuduyla yaptığımız telefon konuşmaları. Hafızamdan silinmeyecek görüntüler. Vücudundaki morluklar, ayaklarındaki yarıklar. İnşallah acı çekmemiştir gibi utanç verici ıstıraplı bir duaya tutunmak… Ah güzel kız kardeşim. Babanın bir iz bulma umuduyla her sabah yirmi km o ıssız yerlerde ağlayarak yürüdüğünü gördün mü?
Van Gölü bir sürü soruyla doluyor, sorularla beraber bir ülkenin utancı da yüzüyor aylardır. ‘Bu ülkede dört şey olmayacaksın; kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı.’ diyen Yaşar Kemal’i anıyoruz yine. Raporlarda boğulma yazıyor. Ama iki farklı erkek DNA izi çıkıyor sonra. Üniversitenin sessizliği, dosya gizliliği, reddedilen yönergeler. Bu ülkede kadın cinayetleri politiktir derken tam da bunlardan bahsediliyor işte. Bir ülke kadınların sessizliğinde mi boğuluyor yoksa o sessizlikten önce devletin kulakları mı tıkandı? Ayağına taş değse kıyameti koparacağı, özenle büyüttüğü kızının katilinin bulunması için haykıran bir baba var her gün. Artık o çığlık, bu ülkede adalet arayan tüm insanların çığlığına dönüştü.
Adalet; ısrarla hatırlayan, hatırlatan, sorgulayan kalabalıkların omuzlarında yükseliyor artık. Rojin’i hatırlamak, unutmamak; direnmenin en sade halidir. Ve hatırlatmak; susmayan kadınlar, soran insanlar, yüreğinde yer açan herkes için bir borçtur. Ama az kaldı güzel gün ışığı. Babanın yangınına bir damla da olsa su serpilecek, biliyorum. Birileri kalplerinin bir yerlerinde sıkışıp kalmış vicdanları masaya koyacak artık, biliyorum. Molla Kasım’ın ıssız yerlerinde sıkışıp kalmış adalet çıkarılacak, biliyorum. Van Gölü kabarıp taşacak, yıkıp geçecek onları. Biliyorum.
Kaçıp saklanabileceğimiz köşeleri yok yerkürenin maalesef, yuvarlak diyorlar kendisi için. İnancımı hala hakikatin ortaya çıkacağı yönünde tutmaya çalışırken; bu ülkenin gerçeklerin çıkarılmadığı ne çok köşesi varmış diye düşünmeden de edemiyorum. Rojin’in sessizliğine çığlık olalım, çığ gibi büyüyelim sevgili okuyucu. Bilhassa siz kız kardeşlerim. En nihayetinde, her kadın bir diğerinin hikayesine komşu. Vesselam.
Sevcan D. yazdı: Rojin : Gün Işığı
Sevcan D.
Yorumlar (1)