Günün yorgunluğunu üzerimde hissederken, evde bir sessizlik başlar. Çocukların sonunda uyuduğu o an, her annede aynı hisleri uyandırır: bir zaferin ve huzurun karışımı. Gün boyunca peşlerinden koştuğun, onların ihtiyaçlarını karşılamak, isteklerine yanıt vermekle geçen zamanın ardından, evin içinde derin bir sükûnet hakim olur. Çocuklar uyuduğunda, ev bir anda değişir. Önceleri, koşturma, kahkaha, bazen tartışma ve bazen ağlama sesiyle dolu olan ev, şimdi yumuşak bir sessizliğe bürünür. Bu sessizlik kimi zaman rahatlatıcıdır, kimi zamansa içsel bir sorgulamaya yol açar. “Bugün yeterince sabırlı oldum mu?” diye kendi kendine sorarsın. Ya da “Onlara hak ettikleri sevgiyi verebildim mi?” diye düşünürsün.
Ama bu düşünceler, gece sessizliğiyle yumuşar. Çünkü aslında o gün, tüm zorluklarına rağmen, iyi geçmiştir. Çocukların sağlıklı olduğunu, gülümsediklerini, onların dünyasında bir gün daha büyüdüklerini bilmek tarifsiz bir mutluluktur. Onların uykuya dalışını izlerken, bütün o koşturmaca ve küçük çatışmalar anlam kazanır. Her “hayır” aslında onları koruma, her uyarı onların daha iyi bir birey olmasını sağlama çabasıdır.
Ve şimdi sıra anneye gelir. Gün boyunca her şey için çabalayan, ama kendini çoğu zaman sonuncu sıraya koyan anne, o an kendisiyle baş başadır. Kendini dinleme, nefes alma ve küçük de olsa kendine zaman ayırma fırsatıdır bu. Kim bilir, belki televizyon açılır; ne izlediğin çok da önemli değildir aslında. Sessizlik içinde bir yudum kola, çay ya da kahveyle beraber gelen o huzur, günün tüm yorgunluğunu hafifletir. Anneliğin en gizli hediyesi işte budur: çocuklar uyuduğunda gelen bu sessizlikte, yorgunluğun arasında keşfedilen küçük mutluluklar. Bu anlarda, anneler sadece çocukların değil, kendi hayatlarının da kahramanları olduklarını hissederler. Çocukların sesi sustuğunda, annelerin iç sesi daha yüksek çıkar; kendini ve emeklerini takdir etme, yeniden güç toplama anıdır.
Belki de bu yüzden “çocuklar uyuyunca hayat başlar” derler. Gerçekte ise, çocukların sessizliği içinde anneler hayatlarına, kendi benliklerine dönerler. Ve her gece, başlarını yastığa koyduklarında, içten bir şekilde “bugün de elimden gelenin en iyisini yaptım” diyebilmenin huzuruyla uyurlar. Anneliğin içinde kaybolan o yorgunluk, aslında sevginin, sabrın ve sonsuz bir bağlılığın göstergesidir. Ve bu bağlılık, her yeni güne umutla başlamanın, yeniden denemenin ve çocukların hayatında var olmanın en büyük nedenidir.
Her şeye rağmen huzur, yorgunluğun ardından gelen en güzel hediyedir.