Bazı insanlar doğar ve birilerinin sabrında, birilerinin duasında, birilerinin sessiz ama sarsılmaz varlığında büyümeye başlar.
Bu "birileri" çoğu zaman annelerdir.
Anne olmak çoğunlukla içgüdüdür; gece uyanmak, hastalıkta başucunda beklemek, gözünden okuma becerisi, kelimelere dökülmeyen bir sevgi şeklidir.
Bir çocuğun yaşam yolculuğunda anne; ilk limandır.
Ama baba?
Baba çoğu zaman görünmezdir. Daha az konuşur, daha az sarılır, duygularını kelimelerle anlatmakta zorlanır. Ama bazı çocuklar vardır ki, sessizliğin içindeki sevgiyi, davranışlara gizlenmiş gururu, göz ucuyla izlenen başarıyı fark ederler.
İşte o çocuklar için baba; görünmeyen ama hep orada olan bir dağ gibidir.
Bilimsel çalışmalar, özellikle babaların çocukların öz disiplin, sorumluluk, empati ve karar verme yetenekleri üzerinde ciddi etkileri olduğunu gösteriyor. American Psychological Association tarafından yayınlanan kapsamlı bir çalışmada, çocukların gelişiminde aktif baba varlığı, çocuğun gelecekteki akademik başarısı kadar duygusal dayanıklılığı üzerinde de belirleyici bir rol oynuyor.
Ama baba figürü; sadece oyun oynayan, maddi ihtiyaç karşılayan ya da ara sıra nasihat veren kişi olmaktan çok daha fazlasıdır. Baba, gerektiğinde susarak ama duruşuyla var olarak büyütür. Bir çocuğa sınır çizerken aslında sınırlarını keşfetme cesareti verir. Disiplinle öğrettiği şeyin arkasında hep bir sevgi, bir hazırlık vardır.
Bazı çocuklar bu “baba” şansını yakalar.
Ben de onlardan biriydim.
Babam…
Öyle kolay biri değildi. Kuralcıydı. Net çizgileri vardı. Evimizin içinde asla taviz vermediği kurallar olurdu. O zamanlar bu sertlik bana fazla gelirdi. Nedenini sorduğumda ya cevap alamazdım ya da tek bir cümleyle karşılık verirdi:
“Bir gün anlarsın.”
Ve gerçekten…
Zaman geçti, büyüdüm.
Düştüm, kalktım, kararlar aldım, yollar çizdim…
Ve fark ettim ki, o zamanlar bana “zor” gelen her şey, aslında benim temelimmiş.
Bugün “Elif” olarak ayakta durabiliyorsam, kendi kararlarımı alabiliyorsam, içimde taşıdığım değerlerle yaşıyorsam…
Babamın koyduğu o kurallar, çizdiği sınırlar ve en önemlisi bana duyduğu gizli ama sarsılmaz güven sayesindedir.
Hiç unutmam…
Hayatımın bir döneminde büyük bir karar vermem gerekiyordu. Herkes bir şey söylüyordu, herkesin bir fikri vardı.
Ama içim karışıktı. Ne olmak istediğimi bildiğim yaşlarımdı. Babam yanıma geldi ve önceliklerimin ne olduğunu görmemi sağladı. Sağladı dediysem hemen ikna olmadım:) Ne de olsa babamın kızıydım.
Şimdi bugün öğretmenlik mesleğimi severek yapıyorsam babamın sayesindedir. Seni seviyorum, seninle gurur duyuyorum, sana güveniyorum…bir babadan duyulduğunda hayatı daha kolaylaştıran kelimeler bilmiyorum.
İşte bu yüzden…
Baba olmak yalnızca bir biyolojik rol değil, çocuğun ruhuna temas edebilen bir duruştur. Kimi zaman göz ucuyla izler, kimi zaman kızar, kimi zaman sessiz kalır ama hep oradadır. Bazı çocuklar babalarını her gün görür ama hiç tanımaz. Bazı çocuklarsa, çok az konuşsalar da o derin güveni bir ömür taşır.
Baba olmak değil…Gerçekten baba olabilmek şanstır.
Ve bazı çocuklar bu şansa sahiptir.
Benim gibi.
“Hayatım boyunca bana görünmeden değil kendini göstererek destek olan, zorlayarak güçlendiren, katı duruşuyla içime özgüven eken babama…”